Search results on translations for keyword bacak - Found 15 words

Found leg in native language English

Turkish Translations

1. bacak .

2. bacak vazifesi gören şey .

3. ayak, mobilya ayağı .

4. pergel ayağı .

5. (den.) geminin bir rota üzerinde seyrettiği yol .

6. pantolon bacağı .

7. briç veya spor karşılaşmalarında kazanılan ilk oyun. leg of mutton koyun budu. legofmutton sail üç köşeli bir yelken. give no leg to stand on tutunacak bir dal bırakmamak. keep one' legs ayakta durmak, düşmemek. on one' last legs ölüm halinde, ölmek .

8. çok bitkin halde. pull one' leg birini aldatmak, birine takılmak. shake a leg acele etmek. stretch one' legs yürüme egzersizi yapmak, gezmeye gitmek. .

9. (-ged, -ging) (gen.) it ile, (k. dili) yürümek, koşmak. .

10. (kıs.) legal, legato, legislature. .


Found slip in native language English

Turkish Translations

1. seramik yapımında kullanılan ince ve sulu kil. .

2. daldırılmak için koparılan dal .

3. ince ve uzunca kâğıt parçası .

4. çok zayıf ve uzun boylu çocuk .

5. daldırmak için dal koparmak. .

6. (slipped, -ping) kaymak .

7. eli veya ayağı kaymak .

8. kaydırmak, geçirmek .

9. serbest bırakmak, serbest kalmak .

10. yanılmak, hataya düşmek .

11. kaçmak, kaçırmak .

12. çıkmak (kol, bacak) .

13. gizlice vermek .

14. erken doğurmak (hayvan) slip away sıvışmak .

15. hissettirmeden çıkıp gitmek .

16. ölmek. slip by akıp gitmek (zaman) slip in kayıp içine düşmek .

17. girivermek. slip off sıvışmak .

18. çıkarmak, üstünden atmak (elbise) .

19. hissettirmeden gitmek, sıvışıp gitmek. slip on giyivermek, üstüne geçirmek. slip one over on (k. dili) aldatmak. slip out savuşuvermek .

20. ağzından kaçmak. slip the cable (den.) lengeri kaldıramayıp gomenasını salıvermek. slip up yanılmak, sürçmek. It. slipped my mind Aklımdan çıktı Unuttum. let slip kaçırmak, salıvermek. .

21. kayma, kayış, ayak kayması .

22. yanlışlık, hata, sürçme .

23. (jeol.) heyelân, kaysa .

24. kadın iç gömleği, kombinezon .

25. yastık yuzü .

26. (A.B.D.) iki iskele arasındaki dar yer .

27. üzerinden geminin karaya çekildiği kızak .

28. iskele palamar yeri .

29. (kriket) kalenin arkasındaki yer .

30. köpek tasması. slip of the tongue dil sürçmesi. give someone the slip bir kimseden sıvışmak, atlatmak. .


Found gam in native language English

Turkish Translations

1. balina süruisü .

2. (argo) bacak .


Found jack in native language English

Turkish Translations

1. (oto.) kriko .

2. adam, köylü .

3. gemici .

4. ağır yükleri yerinden kaldırmaya özgü makina, bocurgat makinası .

5. (iskambil) bacak, vale .

6. bazı oyunlarda top .

7. (argo.) para .

8. (elek.) priz .

9. (den.) cıvadra sancağı, demir sancağı .

10. ingiliz veya Amerikan bayraklarının üst köşesinde bulunan dikdörtgen (kıs.)ımdan ibaret sancak .

11. erkek hayvan (eşek, tavşan) .

12. eskiden kullanılan bir zırhlı ceket .

13. (çoğ.) beş taş oyunu. creeping jack damkoruğu, (bot.) Sedum acre. every man jack herkes. .

14. up ile bocurgatla yükseğe kaldırmak .

15. bir kimseye vazifesini hatırlatmak. .


Found knave in native language English

Turkish Translations

1. hilekâr kimse .

2. iskambil oyununda bacak .

3. (eski) uşak. knavery hilekârlık. knavish hilekâr. knavishly hileyle, düzenbazca. knavishness hilekarlık, düzenbazlık. .


Found valgus in native language English

Turkish Translations

1. tlb çarpık bacaklı: bacak çarpıklığı .


Found bower in native language English

Turkish Translations

1. etrafına kameriye yapmak .

2. ihata etmek, kuşatmak. .

3. iç "Euchre'' denilen iskambil oyununda bacak .

4. (şiir) bahçe köşkü, kameriye, kulübe .

5. (den.) pruvada iki lenger çapadan biri. .


Found bandy in native language English

Turkish Translations

1. topa vurur gibi sağa sola vurmak .

2. mukabele etmek, atışmak .

3. çarpık, dışarı doğru meyilli (bacak) .

4. ing. hokey oyunu .

5. hokey kulubü. bandylegged çarpık bacaklı. .


Found limb in native language English

Turkish Translations

1. kol ve bacak gibi vücuda eklemle bağlı uzuv .

2. ağacın büyük dalı .

3. herhangi bir şeyin kol veya dalı .

4. başka bir şeyin kısmı veya vasıtası sayılan kimse veya şey.limb from limb tamamen (parçalanmış) be out on the end of a limb desteksiz kalmak. .

5. yuvarlak bir sathın kenarı .

6. açıları ölçmeye mahsus aletin derece işaretleri olan kenarı. upper limb of the moon ayın üst ucu. eastern limb güneş ve ayın doğuya bakan kenarı. .


Found peg in native language English

Turkish Translations

1. tahta çivi .

2. askı, kanca .

3. (mec.) sebep, vesile, bahane .

4. ing. sodalı viski veya konyak .

5. derece, mertebe .

6. (müz.) yaylı çalgılarda akort anahtarı. peg leg (k. dili) tahta bacak .

7. tahta bacaklı adam. pegtop paçası dar olan. peg top topaç. clothespeg ing. elbise as(kıs.)ı .

8. çamaşır mandalı. around peg in a square hole bulunduğu yere yakışmayan kimse. take one down a peg bir kimseyi küçük düşürmek. .

9. (-ged, -ging) tahta çivi ile mıhlamak, yerine mıhlamak .

10. çiviler çakarak yerini işaret etmek .

11. alıp satmak suretiyle fiyatlarda istikrar sağlamak .

12. (k. dili) atmak. peg away (at) istikrarlı bir ,sekilde çalışmak. .


Found sandpiper in native language English

Turkish Translations

1. beyaz karınlı yeşil bacak, (zool.) Tringa hypoleuca. .


Found flipper in native language English

Turkish Translations

1. kaplumbağanın yüzmek için kullandığı yassı bacak veya kanadı .

2. palet (yüzme) .

3. (argo) el. .


Found skull in native language English

Turkish Translations

1. kafatası .

2. kafa, beyin. skull and crossbones ölüm sembolü olarak kafa kemiği altına çaprazlama konulmuş kol veya bacak kemikleri. .


Found breech in native language English

Turkish Translations

1. kuyruk takmak (tüfeğe) .

2. pantolon giydirmek. .

3. kıç, dip, arka .

4. top kuyruğu. breech block topun kuyruk kapağı, kama gövdesi. breechcloth edep yerlerini örtmek için kalça etrafıyla bacak arasına sanlan örtü. breechloader kuyruktan dolma top veya tüfek. .


Found muscle in native language English

Turkish Translations

1. kas, adale .

2. adale kuvveti. muscle-bound fazla idmandan kasları çok gelişmiş. Don't move a muscle. Hiç kımıldanma. deltoid muscle (anat.) deltoid kas, deltakası. extensor muscle kol veya bacak gibi bir uzvu uzatan kas. femural muscle (anat.) uyluk kası. flexor .


Uzerine.com Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa | Üye Girişi