Search results on translations for keyword baki - Found 15 words
Found conservation in native language English
Turkish Translations
1. koruma, muhafaza, himaye, koruyuculuk .
2. doğal kaynakları koruma (orman, toprak,, yabani hayvanlar) conservation of energy (fiz.) kudretin baki kalması. conservation of matter (fiz.) maddenin baki kalması. conservationist doğal kaynakları koruma taraflısı kimse. .
Found remain in native language English
Turkish Translations
1. kalmak, durmak .
2. baki kalmak .
3. geri kalmak, gitmemek .
4. değişmeyip olduğu gibi kalmak, mevcut kalmak, zail olmamak .
5. fazla kalmak, elde kalmak. remains (çoğ.) bakaya, kalıntılar .
6. ceset, cenaze .
7. bir kimsenin ölümünden sonra basılan eserleri. .
Found perpetual in native language English
Turkish Translations
1. daimi, sürekli fasılasız, aralıksız .
2. ebedi, baki .
3. müebbet .
4. (bot.) yediveren perpetual motion daimi hareket. perpetually daima, sürekli olarak. .
Found eternal in native language English
Turkish Translations
1. ebedi ve ezeli, başı ve sonu olmayan .
2. daimi, baki, ölümsüz .
3. (b.h.) ebedi varlık, Tanrı, Allah. the Eternal City Roma the eternal triangle evli bir çift ile bunlardan birinin sevgilisi. eternally ebediyen, daima. .
Found exist in native language English
Turkish Translations
1. var olmak, mevcut olmak .
2. bulunmak, olmak .
3. kalmak, baki olmak .
4. yaşamak, geçinmek. .
Found stending in native language English
Turkish Translations
1. ayakta duran .
2. işlemez halde, muattal .
3. devam eden, baki, daimi .
4. sabit .
5. durma, ayakta durma .
6. duracak yer, durak .
7. mevki, şöhret, itibar, derece, mertebe .
8. devam, süreklilik, eskilik .
9. ani bir duruşla. standing army daima silâh altında bulunan ordu. standing committee daimi encümen. standing jump durduğu yerden atlama. standing order daima geçerli olan sipariş. standing orders iç tüzük, dahili nizamname. standing rigging (den.) a .
10. yüksek seviyede. of long standing çoktan beri devam etmekte veya geçerli olan .of no standing itibarsız, önemsiz, ehemmiyetsiz. .
Found stable in native language English
Turkish Translations
1. ahır .
2. özel bir ahırın atları ve uşakları .
3. (A.B.D.) çalışma grubu, ekip .
4. ahıra bağlamak ahırda oturmak veya yatmak. .
5. sabit, bozulmaz, kararlı, kımıldanmaz, sarsılmaz, devrilmez, yıkılmaz .
6. baki, daimi, ölümsüz, zeval bulmaz .
7. azimli, sebatlı. stable equilibrium sabit dengeli olma, muvazene. stableness sabitlik, sarsılmazlık. stably sabit olarak, bir kararda. .
Found perdurable in native language English
Turkish Translations
1. dayanıklı .
2. sürekli, daimi, baki, ebedi, ölmez. .
Found virgin in native language English
Turkish Translations
1. kız, bakire .
2. (b. h.) Hazreti Meryem .
3. (b. h.), (astr.) Sünbüle burcu .
4. baki reye yakışır, kız gibi, afif .
5. kullanılmamış, dokunulmamış, temiz .
6. tabii .
7. el değmemiş, bakir. virgin forest bakir orman. Virgin Queen ingiltere kraliçesi 1. Elizabeth. virgin soil işlenmemiş toprak. .
Found extant in native language English
Turkish Translations
1. halâ mevcut, baki,günümüze kadar gelen. .
Found sempiternal in native language English
Turkish Translations
1. ebedi baki daimi. sempiternity ebediyet, sonsuzluk. .
Found immortal in native language English
Turkish Translations
1. ölmez, ebedi ölümsüz, daim, baki, sonsuz .
2. ölümsüz varlık .
3. şöhreti devam eden kimse .
4. coğ. ilâhlar .
5. (çoğ.),the ile Fransız Akademisi üyeleri. immortal'ity ebedilik, olümsüzlük. immortally ebedi olarak, ölümsüz olarak. .
Found imprescriptible in native language English
Turkish Translations
1. hükmü geçmez .
2. sahibinin hakkı baki kalan, sürekli, daimi. .
Found survive in native language English
Turkish Translations
1. baki kalmak, başkasından fazla yaşamak, daha uzun ömrü olmak. .
Found last in native language English
Turkish Translations
1. son, en sonraki, en gerideki, sonuncu .
2. geçen, evvelki .
3. sabık .
4. son derece, gayet .
5. en sonra, son olarak, nihayet .
6. son, en nihayet. last but not least son fakat aynı derecede ehemmiyetli. last ditch son çare, son mudafaa. Last Judgement kıyamet, kıyamet günü. last mentioned en son olarak söylenen. last night dün gece. last offices cenaze duaları. last quarter d .
7. ölüm döşeğinde yatanların başucunda yapılan ayin. last sleep ölüm, son uyku. last straw son had, dayanılmaz derece. Last Supper Hazreti İsa'nın şakirtleriyle yediği son yemek. last word son söz .
8. son moda .
9. en mükemmel şey. at last nihayet, sonunda. at long last en nihayet. breathe one' last son nefesini vermek, ölmek. the last day mahşer günü, kıyamet günü .the last two son ve sondan evvelki. the last word on the matter mesele hakkında son ve kesin sö .
10. sürmek, baki olmak, devam etmek, dayanmak, bozulmamak, bitmemek, tükenmemek .
11. yetmek. .
12. eskiden ticarette kullanılan tartı veya ölçü, yaklaşık iki ton. .
13. kundura kalıbı. stick to one' last işi olmayan şeye karışmamak, kendi işiyle uğraşmak, çizmeden yukarı çıkmamak. .
Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa |
Üye Girişi