Search results on translations for keyword borda - Found 12 words

Found broadside in native language English

Turkish Translations

1. (den.) borda .

2. borda ateşi: geniş taraf: kötü muamele: eskiden halka dağıtılan bir yanı basılmış el ilanı. .


Found alabanda in native language Turkish

English Translations

1. broadside borda. .


Found sidelight in native language English

Turkish Translations

1. meseleyi dolaylı olarak aydınlatan şey .

2. (den.) borda feneri. .


Found grapnel in native language English

Turkish Translations

1. (den.) filika demiri, dört tırnaklı demir .

2. borda kancası. .


Found board in native language English

Turkish Translations

1. kereste, tahta .

2. (çoğ.), (tiyatro) sahne .

3. oyun tahtası (satranç) .

4. mukavva .

5. masa, sofra .

6. yiyecek, içecek, iaşe .

7. idare heyeti .

8. (den.) geminin yanı veya bordası .

9. (den.) volta seyrinde bir rüzgara karşı gidilen yol. above board dürüst, açıkça. across the board herkesi aynı derecede etkileyen (ücret,vergi) bed and board oda ve yiyecek dahil tam pansiyon. board foot 1 X 1 ayak, 1 inç'lik tahta ölçüsü. board of .

10. kaybolmak (fırsat) on board gemide. tread the boards sahneye çıkmak, rol almak. .

11. tahta döşemek, tahta ile kaplamak .

12. para karşılığında yiyecek içecek temin etmek .

13. (vapur veya trene) binmek .

14. pansiyoner olmak .

15. denç borda etmek. .


Found strake in native language English

Turkish Translations

1. (den.) bir sıra borda kaplaması .

2. tekerlek çemberi. .


Found grapple in native language English

Turkish Translations

1. (den.) borda kancası, filika demiri .

2. yakalayış, şiddetle sarılış .

3. güreşte birbirine sanlma .

4. gögüs göğüse savaşma .

5. yakalamak, kavramak, sıkıca tutmak .

6. kanca ile tutmak .

7. filika demiri kullanmak .

8. sarmak, kucaklamak .

9. sarılmak, tutuşmak, uğraşmak . grappling iron kanca, borda kancası. .


Found gunwale , gunnel in native language English

Turkish Translations

1. (den.) filika küpeştesi, borda tirizi. .


Found topside in native language English

Turkish Translations

1. (den.), (gen.) (çoğ.) geminin su hattından yukan olan dış yanı, borda. .


Found sheer in native language English

Turkish Translations

1. (den.) rotayı şaşırmak, sapmak, yolundan ayrılmak .

2. (den.) borda veya güverte kavsi, (tek.) demirde geminin yatma vaziyeti .

3. yoldan sapma. sheer off (den.) sapmak, yön değiştirmek, alargaya çıkmak. .

4. çok ince ve şeffaf (kumaş) .

5. halis, saf, sırf .

6. dimdik .

7. tamamıyle, büsbütün .

8. dimdik olarak. sheer determination sırf irade. sheer drop diklemesine inen yamaç. sheer folly tam delilik. sheer nonsense bütün bütün saçma. .


Found ladder in native language English

Turkish Translations

1. merdiven .

2. (mec.) yükselme vasıtası .

3. (İng.) çorap kaçığı. ladder stitch iğneardı teyel, çapraz teyel. accommodation ladder vapurun borda iskelesi. companion ladder kameraya inecek merdiven. .


Found fire in native language English

Turkish Translations

1. ateş, alev .

2. kıvılcım .

3. yangın .

4. cehennem, cehennem azabı .

5. hararet, ısı, sıcaklık .

6. hırs. fire alarm yangın zili, alarm. firearms ateşli silahlar. fireball akanyıldız .

7. top şeklindeki şimşek .

8. atom bombası patladığında hasıl olan ateş topu .

9. (A.B.D), (k.dili.) enerjik kimse. fireboat yangın söndürme gemisi. firebrand alevli odun parçası, meşale, öksü .

10. fesatçı, kundakçı, tahrikçi. firebreak ,(A.B.D)orman yangınının yayılmasını önlemek için ağaçları kesilen bölge. fire brick ateş tugğası. fire brigade itfaiye teşkilatı. fire bucket yangın söndürmeye mahsus su kovası. fire bug (A.B.D), (k.dili.) ka .

11. kavgacı kimse. fire engine itfaiye arabası .

12. yangın tulumbası. fire escape yangın merdiveni. fire extinguisher yangın söndürme aleti. firefighter itfaiyeci. firefly ateşböceği. fire hazard yangın tehlikesi çok olan yer. fire hydrant yangın söndürme musluğu. fire insurance yangın sigortası. f .

13. ateşçi. visiting fireman (A.B.D), (k.dili.) ağırlanacak misafir. fire marshall yangın tehlikesine karşı binaları kontrol eden görevli. fireplace şömine, ocak. fireplug yangın musluğu. fire power (ask.) ateş kudreti. fireproof yanmaz, ateş geçmez. .

14. ateş siperi. fire ship yakılarak düşman gemileri arasına salıverilen gemi. fireside ocak başı: ev, yurt. firethorn ateş dikeni. fire tongs iri ateş maşası. fire tower yangın kulesi. firetrap yangın tehlikesi karşısında kolay kaçılamayan bina. fi .

15. geri kalmak. heap coals of fire on one's head iyilik ederek karşısındakini utandırmak. Iay a fire odunları çatıp ateş için hazırlamak. miss fire ateş almamak (silâh, bomba) .

16. başaramamak, isabet kaydedememek. on fire yanmakta .

17. coşmuş. open fire atışa başlamak. play with fire ateşle oynamak, tehlikeli bir işe girişmek. set fire to ateşe vermek, tutuşturmak. set on fire yakmak .

18. alevlendirmek, tahrik etmek, kışkırtmak, gayret vermek. set the world on fire üstün derecede başarı kazanmak. strike fire kıvılcım saçmak .

19. tepki yaratmak. St. Elmo' fire gemici nuru. under fire ateş altında. fireless ateşsiz. fireless cooker sıcaklığı muhafaza eden tencere. .

20. tutuşturmak, ateşe vermek, alevlendirmek .

21. yakmak, pişirmek .

22. canlandırmak, harekete geçirmek, gayrete getirmek, tahrik etmek .

23. teşvik etmek .

24. patlatmak, ateş etmek .

25. atmak, püskürtmek .

26. tutuşmak .

27. silahla ateş etmek. fire a volley yaylım atesi açmak. Fire away! Haydi, başla! fire a broadside (den.) borda ateşi etmek, geminin bir tarafındaki bütün toplarla birden ateş açmak. fire off pişirmeyi tamamlamak (tuğla, çanak) .

28. (k.dili) hemen göndermek. fire up fayrap etmek .

29. birdenbire kızmak, parlamak. .


Uzerine.com Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa | Üye Girişi