Search results on translations for keyword budala - Found 15 words
Suggestions ..
Did you mean batıl bedel bitli budala badly battle beadle beau ideal beetle befuddle bethel bobtail
Found dolt in native language English
Turkish Translations
1. ahmak, budala, kalınkafalı kimse. doltish kafasız, budala, ahmak dom (sonek) lik, -Iık veya ''yeri" anlamın da kullanılır. .
Found light in native language English
Turkish Translations
1. (-ed veya -lit) konmak .
2. üzerine düşmek .
3. inmek (at veya arabadan) light into azarlamak. light on rastgelmek, rastlamak. light out aceleyle yola çıkmak, yola düzülmek. .
4. hafif .
5. eksik .
6. ehemmiyetsiz, önemsiz .
7. ince .
8. yüksüz, yükü hafif .
9. az, ufak .
10. hazmı kolay, hafif .
11. iyi mayalanmış .
12. gailesiz, endişesiz .
13. çevik, ayağına tez .
14. hafifmeşrep .
15. kararsız .
16. başı dönmüş, sersemlemiş .
17. hafifçe, kolayca. light coin ayarı eksik sikke. light comedian hafif komedi oynayan artist. light horseman (ask.) hafif süvari. light infantry hafif piyade. light in the head başı dönmüş, sersemlemiş .
18. budala, ahmak .
19. deli. light literature eğlendirici, kolay okunur hafif kitaplar. light meal hafif yemek, kolay hazmedilir yemek. light opera opera komik, operet. light sleeper uykusu hafif kimse. make light of önem vermemek. lightness hafiflik. .
20. ışık, aydınlık, ziya, nur .
21. ışık veren şey .
22. idrak veya akıl nuru .
23. dünyaya ışık saçan kimse .
24. aydınlık, pencere veya tepe camı gibi ışık veren şey .
25. anlama .
26. (güz. san.) bir resmin aydınlık kısmı .
27. kibrit gibi yanınca ışık veren şey .
28. gün ışığı, gündüz. light buoy (den.) fener dubası, fener şamandırası. light dues fener resmi. light meter ışıkölçer, fotometre. bring to light meydana çıkarmak. in a good light uygun olan şartlar altında (bir şeyi görmek ), iyimser olarak. in the li .
29. gerçekleşmek, meydana gelmek. shed veya throw light on aydınlatmak, açıklamak. strike a light kibrit çakmak. zodiacal light batıda güneş battıktan sonra ve doğuda gü- neş doğmadan görülen üçgen şeklinde ışık. .
30. (-ed veya -lit) yakmak tutuşturmak .
31. aydınlatmak, ışık vermek .
32. neşelendirmek, canlandırmak, parlatmak .
33. yanmak, tutuşmak, alev almak .
34. parıldamak, ışık salmak. light up (argo.) sigara veya pipo yakmak. .
Found cub in native language English
Turkish Translations
1. yavru (ayı, aslan, kaplan) .
2. budala çocuk .
3. küçük tek motorlu uçak .
4. yavrulamak. cub reporter tecrübesiz genç gazete muhabiri. cub scout yavrukurt. .
Found inane in native language English
Turkish Translations
1. boş, anlamsız .
2. budala, ahmak .
3. seciyesiz alçak .
4. boşluk. inanely budalaca .
5. anlamsız bir şekilde. .
Found dope in native language English
Turkish Translations
1. herhangi koyu bir sıvı veya hamurumsu preparat .
2. (hav.) uçak kanatlarının yapımında kullanılan bez cilâsı .
3. dinamit yapımında kullanılan madde .
4. (argo) uyuşturucu madde, narkotik .
5. (argo), (spor) doping, uyarıcı ilâç .
6. (argo) budala kimse .
7. (argo) malumat .
8. sıvı veya hamurumsu preparatı sürmek .
9. karışımın içine başka şey karıştırmak .
10. uyarıcı ilâç vermek .
11. uyuşturucu madde ile tedavi etmek veya bayıltmak .
12. out ile, (argo) çözüm yolu bulmak, halletmek .
13. önceden tahmin etmek, kestirmek doper (argo) esrarkeş. dope sheet (argo), (spor) at yarışlarında yarış listesi. dopester yarış ve seçim gibi olayların sonuçlarını önceden tahmin etmeye çalışan kimse. dopey (argo) esrarın tesiri altında olan .
14. (k.dili) uyuşuk .
15. ahmak, budala. .
Found barren in native language English
Turkish Translations
1. kısır .
2. meyvasız .
3. kıraç, verimsiz (toprak) .
4. yavan, anlamsız .
5. budala, boş kafalı .
6. (gen.)(çoğ.) düz veya hafif meyilli, toprağı kumlu, nispeten çorak arazi. barrenly kısır bir şekilde. barrenness kısırlık. .
Found footless in native language English
Turkish Translations
1. ayaksız, asılsız .
2. (k.dili.)ahmak, budala. .
Found footy in native language English
Turkish Translations
1. (k.dili.) ahmak, budala. .
Found dizzy in native language English
Turkish Translations
1. başı dönen, baş döndüren, sersem, şaşkın, gözü kararmış .
2. baş döndürücü, sersemletici .
3. düşüncesiz dikkatsiz .
4. (k.dili.) budala, kuş beyinli .
5. başını döndürmek, sersemletmek. dizziness baş dönmesi, sersemlik. dizzily sersemcesine,aptalca, aklı yerinde olmayarak. .
Found halfwitted in native language English
Turkish Translations
1. ahmak, budala, ebleh. .
Found dummy in native language English
Turkish Translations
1. kukla, manken .
2. taklit, suret .
3. dilsiz, az konuşan kimse .
4. (argo) budala kimse .
5. (matb.) mizanpaj .
6. (iskambil) ölü el .
7. sözde kendisi hakikatte başkası hesabına hareket eden kimse .
8. dilsiz, dili tutulmuş, sessiz .
9. sahte, yapma, taklit. dummy barge yükleme ve boşaltmada kullanılan dört köşe duba, şat. .
Found featherbrained in native language English
Turkish Translations
1. kuş beyinli, budala, ahmak. .
Found cockeyed in native language English
Turkish Translations
1. şaşı gözlü .
2. çarpık, eğri .
3. (argo) saçma, budala .
4. (argo) kufelik .
Found stupe in native language English
Turkish Translations
1. (argo) budala kimse. .
2. (tıb.) yaraya konulan ilâçlı sıcak bez. .
Found sappy in native language English
Turkish Translations
1. özlü .
2. canlı .
3. (argo) ahmak, budala .
4. toy, acemi. sappiness canlılık, hayatiyet .
5. özlü oluş, toyluk. .
Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa |
Üye Girişi