Search results on translations for keyword burada - Found 14 words

Found hicjacet in native language English

Turkish Translations

1. (Lat.) burada yatıyor, burada gömülüdür (mezar kitabesi) .


Found here in native language English

Turkish Translations

1. burada .

2. buraya .

3. şimdiki halde, halihazIrda .

4. bu noktada .

5. bu dünyada, bu hayatta. here and there şurada burada .

6. arasıra. Here goes! işte başlıyorum. Here you are. Buyur, al. Ha, geldin mi? işte! Look here. Buraya (bak.) Baksana. Thats neither here nor there. Bunun konu ile ilgisi yok. .

7. (ünlem) Bana (bak.) Baksana. Dur. Hazır. burada. .


Found abroad in native language English

Turkish Translations

1. ortalıkta, halk arasında .

2. dışarıda .

3. dış memleketlerde, hariçte .

4. şurada burada, her tarafta .

5. memleket dışına. .


Found burgundy in native language English

Turkish Translations

1. Fransa'da bir eyaletin ismi, Burgonya .

2. burada yapılan şarap. .


Found madeira in native language English

Turkish Translations

1. Madeira adaları .

2. burada yapılan bir şarap. .


Found malaga in native language English

Turkish Translations

1. ispanya'nın Akdeniz kıyısmda bir liman şehri .

2. burada yapılan beyaz şarap .

3. buraya mahsus tatlı misket üzümü. .


Found about in native language English

Turkish Translations

1. (edat.) -(e) dair, hakkında .

2. çevresine, etrafında .

3. yakında, civarında, havalisinde .

4. ötesinde berisinde, her yerinde .

5. ile meşgul .

6. için About facel (ask.), (emir.) Geriye don (I.) about to come gelmek üzere beat about the bush bin dereden su getirmek about-face geriye dönüş. fikir veya karar değişimi.She has a special air about her. Kendine özgü bir havası var. .

7. aşağı yukarı, takriben, kadar .

8. her tarafta .

9. etrafa, etrafına .

10. ötede beride, şurada burada .

11. aksi yöne, obur tarafa .

12. sıra ile about half a kilo yarım kilo kadar about 7 o'clock saat yedi sularında Iook about etrafına bakınmak order one about iş yüklemek put the ship about gemiyi aksi yöne çevirmek, tiramola etmek Turn about is fair play Tam karşılığını yapma .


Found haymow in native language English

Turkish Translations

1. ahırın üst katında kuru ot saklamaya mahsus yer .

2. burada saklanan saman yığını . .


Found around in native language English

Turkish Translations

1. (edat.) etrafına, etrafında, yakında, civarda .

2. (edat.) etrafına, etrafında, dört bir yanına, dört bir yanında .

3. şuraya buraya .

4. şurada burada. get around ayakta ve sihhatte olmak .

5. atlatmak .

6. yayılmak, get around to fırsat bulmak, (fig.) eli değmek. to have been around hayat tecrübesi olmak, bir yerde bulunmuş olmak. .


Found springer in native language English

Turkish Translations

1. sıçrayan şey veya kimse .

2. (mim.) kemer kıvrıntısının başladığı yer ve burada bulunan taş .

3. bir çeşit av köpeği .

4. bir çeşit geyik .

5. piliç. .


Found samhill in native language English

Turkish Translations

1. (A.B.D.), (argo) cehennem. What the Sam Hill is he doing here? Hay Allah, burada işi ne yahu? .


Found whether in native language English

Turkish Translations

1. (bağlaç) olup olmadığını .

2. olursa .

3. ise de. I do not know whether he will be here burada olup olmayacağını bilmiyorum .whether we live or die kalsak da ölsek de. whether or not olsa da olmasa da. It is hard to decide whether to go or not Gidip gitmemeye karar vermek zor. .


Found telltale in native language English

Turkish Translations

1. başkalarının sırlarını orada burada anlatan kimse, dedikoducu kimse .

2. dümenin durumunu gösteren alet .

3. org körüğünün dolu veya boş olduğunu gösteren cihaz .

4. memurların işe gelip gitme saatini kaydeden saat: tren makinistine bir köprünün yaklaştığını ihtar için hatların üstünde asılı bulunan ip parçalan: dedikoducu, sır söyleyen özel veya gizli bir şeyi meydana vuran. .


Found would in native language English

Turkish Translations

1. (bak.) will .

2. (eski) arzulamak, istemek .

3. (yardımcı fiil): a)(istek): He would like to go. Gitmek istiyor. b) (şart): He would help if he were here. burada olsaydı yardım ederdi. c) (gelecek zaman): He kept looking for the medicine that would cure him. Kendisini iyi edecek ilacı arayıp durd .


Uzerine.com Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa | Üye Girişi