Search results on translations for keyword caymak - Found 5 words

Found recant in native language English

Turkish Translations

1. sözünü geri almak, vaz geçmek, caymak. recanta'tion sözünü geri alma, dönme, cayma, vaz geçme. .


Found welsh in native language English

Turkish Translations

1. Gal eyaletine ait .

2. Gallilere özgü .

3. Gal dili. the Welsh Gal halkı. Welsh'man Gal'li kimse. Welsh rabbit,Welsh rarebit kızarmış ekmeğe sürülen birada eritilmiş peynir. .

4. (argo) borcunu ödememek, dolandırmak .

5. sözünü tutmamak, vaat ettiği işten caymak. welsh on one (argo) atlatmak, sözünü tutmamak. .


Found go in native language English

Turkish Translations

1. (went, gone) gitmek, hareket etmek, ilerlemek .

2. ayrılmak .

3. yarışa başlamak .

4. hareket halinde olmak, işlemek, çalışmak, iş görmek .

5. ses çıkarmak .

6. elden gitmek, kaybolmak .

7. yıkılmak .

8. yeri olmak .

9. devrolunmak .

10. tahsis edilmek .

11. yayılmak, geçmek .

12. olmak .

13. devam etmek .

14. sonuçlanmak .

15. uymak .

16. ölmek .

17. iptal edilmek, kaldırılmak .

18. yardım etmek .

19. satılmak .

20. dayanmak .

21. yapmak üzere olmak .

22. denmek, söylenmek .

23. vasıl olmak, ulaşmak .

24. uzanmak, erişmek .

25. (k.dili) bahse girmek .

26. (k.dili) işemek. go a long way çok iş görmek, çok dayanmak .

27. yüksek mevkiye ulaşmak. go about (den.) tiramola etmek. go about a task bir işi ele almak, bir işe başlamak. go abroad dış memleketlere gitmek. go after (yakalamak veya almak için sıra ile) peşinden gitmek. go against karşı gelmek, karşı olmak .

28. aykırı olmak .

29. aleyhinde sonuçlanmak. go ahead devam etmek .

30. ileri gitmek, başlamak. the goahead izin, müsaade, başlama işareti. go all the way tamamıyle anlaşmak .

31. cinsi münasebette bulunmak. go along devam etmek. Go along ! Haydi, git ! (I.)'ll go along now. Gidiyorum artık. go along with ile beraber bulunmak .

32. uymak .

33. razı olmak, kabul etmek. go around herkese yetmek .

34. gezinmek .

35. sarmak, çevirmek. goasyouplease keyfi, serbest, istenilen kıyafetle gidilen. go at saldırmak .

36. üzerinde çalışmak. go back dönmek. go back on vefasızlık göstermek, terketmek .

37. (sözünden) vazgeçmek, caymak. go bad bozulmak, çürümek. go bail for -e kefil olmak. go begging sahipsiz olmak, istenilmemek, çok ucuza satışa çıkmak. go behind aslını arastırmak. go be yond aşmak, öteye geçmek. go by geçmek, yanından geçmek .

38. -e göre davranmak .

39. ismi ile tanınmak. go by the board metruk kalmak .

40. kaçırılmak (fırsat) go down inmek, sönmek .

41. batmak (güneş, gemi) .

42. yutulmak .

43. azalmak, düşmek .

44. yenilmek .

45. (tarihe) geçmek .

46. makbule geçmek .

47. (İng.) üniversiteden ayrılmak .

48. (briç.) düşmek. go down the drain (k.dili) boşuna sarfedilmek (para), kaçırılmak (flrsat) .

49. atılmak. go far çok iş görmek .

50. çok etkili olmak .

51. yüksek mevkiye ulaşmak. go for -e geçmek, sayılmak .

52. peşinde olmak, peşine düşmek, aramak .

53. almaya gitmek .

54. (k.dili) sal- dırmak .

55. (k.dili) çok beğenmek. go for a song çok ucuza satılmak. go great guns büyük bir başarı göstermek. go hang kahrolmak .

56. unutulmak. go halves (k.dili) paylaşmak. go hard with güç duruma düşürmek. go hungry aç kalmak. go in and out girip çıkmak. go in debt borçlanmak. go in for katılmak, meraklısı olmak. go into giymeye başlamak .

57. meslek olarak seçmek .

58. iyice araştırmak .

59. bö- lünmek. Two will go into six. Altı ikiye bölünür. Three into two won't go. İki üçe bölünmez. go in with ile girişmek, ile ortak olmak. go into effect yürürlüğe girmek. go it (uygunsuzca, usulsüzce, çılgınca) davran (mak.) .

60. meşgul olmak .

61. idare etmek .

62. atılmak. go mad çıldırmak, delirmek. go native yerli gibi olmak, yerlilere benzemek. go off patlamak, ateş almak .

63. gitmek .

64. sönmek, kesilmek .

65. uyumak .

66. çıkmak (sahneden) The party went off well. Ziyafet başarılı idi. go on devam etmek, ileri gitmek .

67. hareket etmek .

68. sahneye çıkmak. Go on ! Devam et! Yapma ! İnanmıyorum. go on strike grev yapmak. go on the road turneye çıkmak (tiyatro toplu- luğu) go on the stage tiyatro hayatına atılmak. go one better (başkasından) daha ileri gitmek. go out çıkmak, evden ayrılm .

69. sönmek .

70. geçmek (moda) .

71. grev yapmak .

72. oyundan çıkmak. go over geçmek, öbür tarafa geçmek .

73. tekrarlamak .

74. incelemek, tetkik etmek, prova etmek .

75. (k.dili) başarmak. go places hayatta ilerlemek. go round (bak.) go around. go shares with ile paylaşmak. go steady devamlı olarak tek bir kişi ile flört etmek. go the whole hog istediğini elde etmek için her şeyi göze almak .

76. çekinmeden girişmek. go through yoklamak, gözden geçirmek .

77. geçirmek (hastalık, tecrübe) .

78. üstünden girip altından çıkmak, sarfedip bitirmek .

79. geçmek .

80. durmadan gitmek (tren) .

81. kabul edilmek (tasan) go through fire and water büyük imtihandan geçmek, çok ıstırap çekmek. go through with yürütmek, sonuca bağlamak, bitirmek. Go to! (eski) Haydi! go to bed yatmak .

82. (matb.) baskıya gitmek .

83. cinsel ilişkide bulunmak. go to great expense çok masrafa girmek. go to hell cehenneme gitmek .

84. mahvolmak. Go to hell! Allah kahretsin ! Cehennem ol ! go to ground deliğine kaçmak (av) go to one' head başını döndürmek .

85. kafasını tutmak. go to pieces parçalanmak .

86. manen ve maddeten düşmek .

87. sıhhati bozulmak .

88. ayılıp bayılmak. go to press basılmak (gazete, kitap) go to sea denizci olmak .

89. denize çıkmak. go to the country (İng.) kendi seçim bölgesinin oyuna başvurmak. go to the dogs berbat olmak, düşmek, mahvolmak. go to the wall altta kalmak, iflas etmek. go to town şehre inmek .

90. büyük bir enerjiyle hareket etmek. go together dü- zenlenmek, yerine oturtulmak, uymak takıl- (mak.) .

91. iyi gitmek .

92. beraber gitmek. go too far fazla ileri gitmek, haddini aşmak. go under batmak .

93. if lâs etmek. go under the name of adıyla tanınmak. go underground gizli teş- kilât kurmak, faaliyetine gizli olarak devam etmek. go up çıkmak, yükselmek, fırlamak .

94. (tiyatro) sahnenin arka tarafma gitmek .

95. (İng.) üniversiteye girmek .

96. (k.dili) mahvolmak, bat- (mak.) go up in flames tutuşup yanmak. go with beraber gitmek, uygun olmak, yaraşmak .

97. (k.dili) ile flört etmek. go with the tide zamana uymak. go without -siz olmak, mahrum olmak. go without saying söz götürmemek, söylemeye lüzum olmamak, ortada olmak, aşikâr olmak. a going concern başarılı bir iş. a good rule to go by uygulanmaya de .

98. gitme, gidiş .

99. (k.dili.) gayret, kuvvet, enerji .

100. teşebbüs, hamle, sefer .

101. başarı .

102. (k.dili.) anlaşma. All systems are go. Herşey tamam. Başlayabiliriz. Devam edebiliriz. He made a go of it. İşini başardı. It' no go, Olacak iş değil. gonogo gage standart dışı olanlan reddeden mekanizma. on the go hareket halinde, faal. .

103. Japonya'da oynanan bir çeşit (satranç) .


Found mind in native language English

Turkish Translations

1. bakmak, dikkat etmek .

2. meşgul olmak .

3. ehemmiyet vermek .

4. kaygı çekmek, endişe etmek .

5. boyun eğmek, itaat etmek .

6. saymak .

7. dikkatli olmak .

8. karşı çıkmak, itiraz etmek .

9. mahzurlu görmek .

10. (leh.) hatırlamak. Mind you Bak, dinle. Mind you do it Mutlaka yap. Mind your p' and q' Söz ve hareketlerine dikkat et. Mind your step Önüne (bak.), sakın düşme. if you dont mind bir mahzuru yoksa, müsaade ederseniz. Never mind Zarar yok. .

11. akıl, zihin, dimağ, kafa .

12. hatır, hafıza kuvveti .

13. fikir, düşünce .

14. zeka, idrak .

15. istek, murat, arzu, meram .

16. şuur .

17. üstün insan. mind' eye muhayyile. mind reading başkasının zihnindekini anlama. be of one mind hemfikir olmak. blow one' mind esrar etkisiyle kendinden geçmek .

18. şaşkına çevirmek, deli etmek. call to mind hatırlamak, hatırlatmak. change one' mind caymak, fikrini değiştirmek. give someone a piece of ones mind birini azarlamak. have a mind to niyet etmek, kurmak. have in mind hatırında olmak .

19. niyetinde olmak. in his right mind aklı başında know one' own mind kendi fikrini bilmek, ne istediğini bilmek... make up ones mind karar vermek. of unsound mind akli dengesi bozuk. on one' mind aklında out of one' mind deli, kaçık .

20. unutulmuş. presence of mind tehlike zamanında işe yarayan çabuk düşünüş ve soğukkanlılık. set one' mind on çok arzu etmek, kafasına koymak. speak one' mind düşündüğünü açıkça söylemek. state of mind ruh durumu. time out of mind ötedenberi, eskiden b .


Found back in native language English

Turkish Translations

1. bir şeye destek olmak, arka olmak, yardım etmek .

2. tarafını tutmak, üzerine bahse girmek (at v.b.) .

3. .

4. geriye sürmek .

5. sırtına binmek .

6. (den.) güneşin aksi yönüne dönmek, dirise etmek (rüzgar) back down back out caymak, sözünden dönmek. back the oars, back water (den.) siya etmek. back the sails (den.) yelkenleri faça etmek back up geri sürmek, geri gitmek .

7. desteklemek. .

8. arka, sırt, geri .

9. belkemigi .

10. futbolda bek, müdafi. back to back arka arkaya, sırt sırta. be at one' back bir kimseye arka çıkmak. behind one' back birisinin arkasından, gıyabında. flat on one' back hasta, yatakta. get one' back up öfkeli veya dik başlı olmak. have one' back to .

11. vazgeçmek .

12. ihmal etmek.back scratcher kasağı. .

13. geri, geriye .

14. yine, tekrar. back and forth ileri geri. fall back upon a thing güvenmek sığınmak give back geri vermek .

15. gerilemek, geri geri gitmek. keep back saklamak, gizlemek. look back geçmişi düşünmek, hayal etmek. back talk küstahça karşılaık verme.go back on inkar etmek, yerine getirmemek. .

16. tekne, küçük havuz. .

17. arkadaki, arkasında olan .

18. arkaya doğru olan, evvelki .

19. eski. back country taşra, memleketin uzak köşeleri .

20. geri kalmış bölgeler. back formation ((dilb.) benzetme yolu ile bir kelimeden geriye gidilerek türetilen yeni kelime. back issue eski tarihli mecmua. back number günü geçmiş gazete, eski dergi .

21. itibardan düşmüş şey veya kimse back taxes vergi borcu. .


Uzerine.com Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa | Üye Girişi