Search results on translations for keyword delil - Found 15 words

Found evidence in native language English

Turkish Translations

1. delil, tanıklık, şahadet, ispat, tanıt .

2. vuzuh, açıklık, aydınlık .

3. şahit .

4. belirtmek, tasrih etmek, açıklamak, tavzih etmek .

5. ispat etmek. be in evidence göz önünde olmak, belirmek, meydana çıkmak. external evidence harici delil, konu dışından gösterilen delil. in evidence göze çarpan, aşikâr. internal evidence dahili delil, muhtevadan çıkarılan delil. turn state' evidence .


Found reason in native language English

Turkish Translations

1. sebep, neden, illet .

2. delil, tanıt .

3. akıl, fikir, idrak, anlayış, aklıselim .

4. mantık .

5. hak, insaf, adalet. bring to reason aklını başına getirmek. by reason of nedeniyle, sebebiyle. in all reason mantıki olarak, hakkıyle düşünülürse. It stands to reason. Galiba öyledir. with reason haklı olarak. .

6. usa vurmak, uslamlamak, muhakeme etmek .

7. sonuç çıkarmak, anlamak .

8. münakaşa etmek, müzakere etmek. reason out sonucunu bulmak. reason with ikna etmek, inandırmak. .


Found index in native language English

Turkish Translations

1. (çoğ.)- ex.es,- ces) indeks, fihrist .

2. katalog .

3. gösterge, işaret .

4. delil, kanıt .

5. (mat.) üs .

6. işaret parmağı .

7. b.h., (Kat.) okunması yasak kitaplar listesi .

8. indeks yapmak, indeks içine koymak .

9. işaret etmek. index finger işaret parmağı. index number istatistikte indeks sayı, iki sayı arasmdaki oranlı farkı gösteren sayı. index of refraction yansıma ve kırılma açıları arasındaki oran. card index kartoteks, konuları ayrı ayrı kartlara yazılm .


Found note in native language English

Turkish Translations

1. not, işaret .

2. tezkere, pusula, betik .

3. (müz.) nota, ses .

4. piyano tuşlarından biri .

5. bir devletin başka bir devlete yaptığı bildiri, nota .

6. alâmet, delil .

7. hesap pusulası .

8. senet .

9. şöhret, itibar .

10. dikkat, hesaba alma. note paper mektup kâğıdı. circular note genelge, tamim, sirküler .

11. bir çeşit kredi mektubu. compare notes fikir teati etmek. person of note şöhret sahibi kimse, tanınmış kimse. speak without notes hiç yazıya bakmadan nutuk söylemek. strike the right note yerinde söz söylemek, lafı gediğine oturtmak. take note of ön .

12. dikkat etmek, önem vermek .

13. not etmek, işaret etmek .

14. notasını yazmak. note down deftere not etmek. noted ünlü, şöhretli, meşhur .

15. dikkate alınmış. .


Found document,documentary in native language English

Turkish Translations

1. belge, vesika .

2. senet, delil .

3. tevsik etmek, belgelerle ispat etmek. documenta'tion tevsik, belgelerle ispatlama. .


Found indication in native language English

Turkish Translations

1. bildirme, anlatma, gösterme .

2. belirti, delil, kanıt .

3. (tıb.) hastalıklarda uygun tedavi şeklini gösterme. .


Found adduce in native language English

Turkish Translations

1. getirmek, göstermek (delil) .


Found credential in native language English

Turkish Translations

1. itimat sebebi, delil .

2. (çoğ.) kimlik kartı, ehliyet, vekaletname, itimatname gibi evrak. .


Found circumstantiate in native language English

Turkish Translations

1. tafsilatlı olarak izah etmek .

2. delil ileri sürerek desteklemek. .


Found proof in native language English

Turkish Translations

1. (sonek) geçirmez. .

2. ispat, delil, kanıt, tanıt .

3. imtihan, tecrübe, deneme .

4. (matb.) prova .

5. ayar .

6. alkol derecesi .

7. (mat.) sağlama .

8. dirençli, kuvvetli, dayanıklı .

9. geçirmez .

10. miyar olarak kullanılan .

11. belirli ayarda olan. artist' proof basma resmin ilk provası. proof positive kati delil. proof sheet matbaa provası. burden of proof (huk.) tartışılan şeyi ispat etme zorunluğu. He was proof against bribery. Rüşvete boyun eğmedi. .


Found argue in native language English

Turkish Translations

1. tartışmak, münakaşa etmek .

2. ispat etmek, delil göstermek .

3. out of ile caydırmak .

4. for ile delil göstererek lehte söz söylemek .

5. savunmak, müdafaa etmek .

6. against ile itiraz etmek, karşı gelmek.argue one into going bir kimseyi gitmeye razı etmek. .


Found surrebuttal in native language English

Turkish Translations

1. (huk.) davacının iddiasını ispatlayan delil. .


Found witness in native language English

Turkish Translations

1. şahit, tanık .

2. şehadet, şahitlik, tanıklık .

3. delil, burhan, hüccet, tanıt .

4. şehadet etmek, tanıklık etmek .

5. görmek, gözü ile görmek, müşahade etmek, şahit olmak. witness box , witness stand tanık kürsüsü. Witness my hand and seal. İmzam ve mührüm buna şahittir(senet sonuna yazılır) bear witness tanıklık etmek. call to witness şahit tutmak, şehadete davet .


Found ignore in native language English

Turkish Translations

1. önem vermemek, bilmezlikten gelmek, anlamazlıktan gelmek .

2. (huk.) delil yetersizliğinden kabul etmemek .


Found testify in native language English

Turkish Translations

1. şahadet etmek .

2. delil olmak, ispat etmek, kanıtlamak .

3. açığa vurmak. .


Uzerine.com Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa | Üye Girişi