Search results on translations for keyword dilli - Found 15 words
Found trilingual in native language English
Turkish Translations
1. üç dilde ifade olunan .
2. uç dil konuşan, üç dilli. .
Found soft-spoken in native language English
Turkish Translations
1. tatlı dilli. .
Found unctuous in native language English
Turkish Translations
1. aşırı tatlı dilli .
2. yağlı .
3. yağ gibi kaypak olan .
4. şekil verilebilen, yoğrulabilen. unctuously tatlı dille konuşarak. .
Found candied in native language English
Turkish Translations
1. şekerlenmiş .
2. şekerleme haline konmuş .
3. şeker gibi kristalleşmiş .
4. tatlı dilli, dil döken. .
Found smoothie in native language English
Turkish Translations
1. (A.B.D.), (k. dili) kandırıcı ve tatlı dilli kimse. .
Found oleaginou in native language English
Turkish Translations
1. yağlı, yağ veren .
2. sahte tatlı dilli, yağcı, piyazcı. .
Found loquacious in native language English
Turkish Translations
1. konuşkan, dilli, çeneli, geveze. loquaciously çok söyleyerek. .
Found bilingual in native language English
Turkish Translations
1. ana dilinin yanı sıra ikinci bir dili de aynı şekilde konuşabilen, iki dilli .
2. iki dili aynı derecede konuşabilen kimse. .
Found diglot in native language English
Turkish Translations
1. iki dilde, iki dilli: iki dilde yazılmış yazı veya kitap. .
Found chow in native language English
Turkish Translations
1. kahverengi veya siyah tüylü, siyah dilli ,çin köpeği .
2. (ABD), (argo) yiyecek. .
Found fair in native language English
Turkish Translations
1. güzel .
2. hoş, zarif, istenir .
3. saf, temiz,pak .
4. dürüst, haklı, doğru, adil, mubah .
5. sarışın,kumral .
6. orta, vasat, şöyle böyle .
7. uygun, muvafık, müsait .
8. iyi, açık (hava) .
9. uğurlu .
10. okunaklı, açık. fair and square doğru ve dürüst,haklı. fair ball (beysbol.) iyi bir top (vuruşta)fair copy temiz kopya. fairhaired sarı saçlı .
11. gözde olan. fairminded makul düşünen, fair play tarafsızlık .
12. tarafsız oynama. fair to middling (A.B.D.), (k.dili.) orta, fena olmayan. fair trade (tic.) bir malın tenzilatlı satışını önlemek, damping yaptırmamak: tenzilâtsız (fiyat) .fair weather açık hava. fairweather friend iyi gün dostu. fairwind uygun .
13. haklı olarak, gereği gibi .
14. müsait olduğu veçhile, uygun bir şekilde .
15. âdeta,tamamen. fairness doğruluk .
16. güzellik in all fairness doğruyu söylemek gerekirse. .
17. iyi, yolunda, dürüstçe, tam .fair spoken her şeyin doğrusunu söyleyen .
18. nazik,tatlı dilli, kandırıcı. bid fair (bak.) bid play fair kurallara göre oynamak, hakça mücadele etmek. .
19. pazar, panayır, fuar, sergi. fairgroundi panayır meydanı, sergi yeri. .
Found suave in native language English
Turkish Translations
1. hoş tavırlı, tatlı dilli. suave'ly tatlı dille. suav'ity tatlı dillilik. .
Found sociable in native language English
Turkish Translations
1. girgin, arkadaş canlısı .
2. tatlı, nazik, tatlı dilli .
3. hoş sohbet. sociability, sociableness hoş sohbetlik .
4. toplum hayatından hoşlanma. sociably candan. .
Found mellifluent , -luous in native language English
Turkish Translations
1. bal gibi akan, bal gibi tatlı. mellifluence tatlı dil. mellifluently, fluously tatlı dilli. .
Found double in native language English
Turkish Translations
1. iki kat, çift, iki misli .
2. eş, aynı .
3. kat .
4. hile, oyun .
5. tiyatro, sin dublör .
6. (briç.) kontr .
7. iki kat, iki kere, iki misli .
8. çift .
9. bükülmüş, katlı .
10. iki kişilik .
11. iki yüzlü .
12. (müz.) bir oktav daha alçak ses veren .
13. çift çift, iki kat, iki misli. doubleacting iki taraflı çalışan, iki misli tesiri olan. double agent iki taraflı çalışan casus. doublebanked den kürekçileri çift çift oturan, iki sıra kürekçisi olan (gemi, kayık) double bass kontrbas. double bed .
14. aldatmak, kazık atmak .
15. aldatma, kazık atma. doubledate iki çiftin birlikte gezmesi. doubledealer iki yüzlü kimse, dolandırıcı, sahtekar kimse. doubledecker iki katlı otobüs veya yatak .
16. den su hattının üzerinde iki güvertesi bulunan gemi. doubleedged iki tarafı keskin .
17. hem lehte hem aleyhte olan. doubleended iki ucu bir olan. doubleender iki yönde aynı kolaylıkla gidebilen lokomotif veya gemi. double, entendre (Fr.) iki tarafa çekilebilecek söz, lastikli söz. double entry muhasebede her işlemi iki defa gösteren .
18. iki taraflı (kumaş) double featuresin iki filim bir arada. doublehanded iki eli olan, iki elli .
19. hilekâr .
20. iki elle kullanılmaya mahsus. doubleheaded çift başlı. doubleheader iki lokomotifle çekilen tren .
21. iki takım arasında üst üste yapılan iki karşılaşma. double jeopardy (huk.) aynı suçtan ikinci defa yargılama doublejointed (tıb.) çok oynak mafsallı. doublepark arabayı yolun ortasında bırakmak .
22. kaldırıma paralel park etmiş bir arabanın yanına park etmek. doublequick çok çabuk .
23. çabuk yürüyüş .
24. çok çabuk yürümek. doublereed (müz.) çift dilli (obua ve zurna gibi) double room otelde çift yataklı oda. doubles tenis çiftler, dabıl doublespace yazı makinasında çift aralıkla yazmak. double standard erkeklere kadınlardan daha fazla serbestlik .
25. aslında hiçbir anlamı olmayan kelimeler uydurarak konuşma. doubletime hızlı yürümek. double time hızlı yürüyüş .
26. fazla çalışılan saatler için yapılan iki misli ödeme. doubleton (briç.) ikili, çift kağıt. double tongue (müz.) üflemeli müzik aleti kullanırken çabuk çalmak için dili diş ve damak arasında hızla oynatmak. doubletongued özü sözü bir olmayan, hilek .
27. iki misli yapmak .
28. iki ile çarpmak .
29. bukmek, iki kat yapmak .
30. sıkmak (yumruk) .
31. iki mislini ihtiva etmek, iki misli kıymeti olmak .
32. bir burunu dolaşmak (gemi) .
33. (müz.)bir oktav daha yüksek veya daha alçak ses vermek .
34. iki misli olmak .
35. aynı yoldan geri dönmek .
36. bükülmek, katlanmak .
37. (tiyatro) aynı piyeste iki rol almak .
38. for ile dublorluk etmek .
39. (briç.) kontr yapmak double up eğilmek, vu cudunu kıvırmak, iki buklum etmek veya olmak, bukülmek .
40. (A.B.D.), (k.dili) paylaşmak doubling iki kat etme veya olma .
Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa |
Üye Girişi