Search results on translations for keyword dinlenmek - Found 11 words

Found unbend in native language English

Turkish Translations

1. eğri olan şeyi düzeltmek .

2. gevşemek, yumuşamak .

3. dinlenmek. .


Found heel in native language English

Turkish Translations

1. (den) bir yana yatmak veya yatırmak (gemi) .

2. topuk, ökçe .

3. ayakkabı ökçesi: çorap topuğu .

4. herhangi bir şeyin geride olan kısmı, uç (ekmek), art, arka, son .

5. (A.B.D), (argo) alçak adam, kalleş kimse. heel-and-toe walking her adımda bir ayağın parmaklarını kaldırmadan öbürünün topuğunu yere değdirerek yürüme. at heel, to heel hemen arkasına veya arkasında, peşinde, ardı sıra. come to heel çağrılınca ayağı .

6. uslanmak. cool ones heels bekletilmek, (slang) ağaç olmak, kök salmak. down at the heel perişan kılıklı. drag one' heels istemeyerek gitmek veya kabul etmek, ayaklarını sürümek, ayakları geri geri gitmek. head over heels (bak.) head kick up one' hee .

7. ökçe takmak .

8. peşine düşmek, takip etmek .

9. dans ederken ökçeyi yere basmak .

10. ökçelerine dayanarak dinlenmek .

11. ayağının dibinden ayrılmamak (köpek) well heeled (k.dili) sarfedecek parası bol, kesesi dolgun. .


Found repose in native language English

Turkish Translations

1. yatırmak .

2. yatmak, dinlenmek, istirahat etmek .

3. dayanmak, güvenmek .

4. rahat, istirahat, dinlenme .

5. emniyet, güven, sükun .

6. ahenk. reposeful dinlendirici. .


Found refresh in native language English

Turkish Translations

1. tazelemek, yeniden canlandırmak, hayat vermek .

2. dinlendirmek, serinletmek .

3. kuvvetlendirmek (hatırayı) refresh oneself canlanmak .

4. dinlenmek, tazelik kazanmak, serinlemek. refreshingly canlandırıcı surette. .


Found catch in native language English

Turkish Translations

1. (caught) yakalamak, tutmak, ele geçirmek .

2. yetişmek (trene, vapura, uçağa) .

3. suçustü yakalamak, basmak .

4. vurmak, inmek .

5. nefesini tutmak .

6. takılmak (elbise, çorap) .

7. cezbetmek, çekmek, göz almak .

8. büyülemek, teşhir etmek .

9. yakalanmak .

10. ateş almak, tutuşmak .

11. yayılmak, sirayet etmek, geçmek. catch a glimpse gözüne ilişmek. catch cold üşütmek. catch fire tutuşmak. catch it catechumen (k.dili) azar işitmek. catch on (k.dili) anlamak .

12. tutulmak .

13. moda olmak. catch one' breath soluğunu tutmak .

14. dinlenmek.catch one' eye dikkatini çekmek. catch up ani hareketle yerden almak .

15. tutturmak .

16. yetişmek .

17. hatasını tespit etmek .

18. dalmak.catch up to üstüne almak. catch-as-catch-can serbest güreş .

19. fırsatları değerlendiren. .

20. tutma, yakalama .

21. kilit dili .

22. av, bir partide yakalanan av veya balık .

23. (k.dili.) müstakbel eş olarak düşünülen uygun kişi .

24. parça, bölüm .

25. (k.dili.) bityeniği .

26. (müz.) şarkının hatırda kalan bir iki mısraı, birkaç kişinin sıra ile söyledikleri şarkı, rondo. catch in the voice sesin bir an için kısılması. .


Found relax in native language English

Turkish Translations

1. gevşetmek, biraz salıvermek .

2. zayıflatmak, yumuşatmak, hafifletmek .

3. gevşemek, yumuşamak .

4. dinlenmek, istirahat etmek, eğlenmek. relaxa'tion dinlenme, gevşeyip istirahat etme. .


Found rest in native language English

Turkish Translations

1. the (ile) kalan miktar, kalanlar, geri kalan (kıs.)ım. all the rest kalanların hepsi. as for the rest kalanına gelince. .

2. dinlenmek, nefes almak: rahat etmek, istirahat etmek .

3. yatmak, oturmak .

4. uyumak .

5. ölmek .

6. dayanmak, dayalı olmak .

7. (huk.) bir davada taraflardan birinin davaya ait butün delilleri anlattığını bildirmek .

8. güvenmek, itimat etmek .

9. kalmak .

10. dinlendirmek, rahat ettirmek .

11. dayamak, yaslamak .

12. koymak. His eyes rested on it Gözleri ona dikildi. rest'ingplace konak yeri .

13. mezar. .

14. rahat, istirahat, dinlenme, yatma .

15. oturma .

16. sükun, hareketsizlik .

17. uyku .

18. asayiş, ruh sukunu .

19. durak, dinlenme yeri .

20. ölum .

21. (müz.) fasıla, durak işareti, es .

22. dayanak, dayanacak şey, mesnet .rest cure, rest treatment (tıb.) dinlenme usulü ile tedavi. rest day dinlenme günü (özellikle pazar günü) rest room tuvalet at rest hareketsiz .

23. rahatta .

24. olmuş. go to rest dinlenmek, yatmak lay to rest gömmek, defnetmek. whole rest (müz.) dörtlük es. .


Found like in native language English

Turkish Translations

1. (edat), gibi, benzer .

2. birbirine benzer .

3. eşit .

4. benzeri. It looks like rain. Yağmur yağacağa benziyor I feel like resting. Canım dinlenmek istiyor. I've never seen the like of it (k. dili) I never saw the likes of it. Benzerini hiç görmedim. Like father like son. Tıpkı babasına benzer. like (mad .

5. hoşlanmak, sevmek, hazzetmek. likes and dislikes (bir kimsenin) sevdiği ve beğenmediği şeyler. .

6. (sonek) -ımsı, gibi, benzer: lifelike, workmanlike. .


Found take in native language English

Turkish Translations

1. (took, taken) almak .

2. götürmek .

3. kapmak .

4. yakalamak, gasp etmek .

5. tuzağa düşürmek .

6. kazanmak .

7. seçmek .

8. satın almak .

9. kiralamak .

10. olmak .

11. abone olmak .

12. çıkarmak .

13. uğramak .

14. karşılamak .

15. farz etmek, saymak .

16. anlamak, kavramak .

17. yapmak .

18. faydalanmak .

19. ile gitmek .

20. duymak, hissetmek .

21. tutmak .

22. da yanmak .

23. (argo) aldatmak, kandırmak .

24. kenetlenmek .

25. sin çevirmek. take aback şaşırtmak. take a beating dayak yemek .

26. bozguna uğramak. take about gezdirmek. take a bow tebrikleri kabul etmek. take a breath nefes almak, dinlenmek. take account of hesaba almak veya katmak .take a chair oturmak. take a course ders almak .

27. (den.) belirli bir yönde gitmek. take a dare meydan okumaya aldırış etmemek .

28. meydan okuyana karşı koymak. take advantage of faydalanmak, istifade etmek .

29. istismar etmek. take affront alınmak, darılmak .take after benzemek: yolunu tutmak, izinde yürümek. take aim nişan almak. take a joke şakadan anlamak, şakaya gelmek. take alarm korkmak. take along beraber götürmek. take amiss yanlış anlamak .

30. darılmak. take an examination sınava girmek. take apart ayırmak, koparmak .

31. soruşturmak. take a picture resim çekmek. take a powder (argo) toz olmak, tüymek. take arms silâha sarılmak. take a shot nişan almak .

32. resim çekmek .take at one' word sözüne inanmak. take away alıp götürmek. take back geri almak .take care dikkat etmek, ihtiyatlı davranmak. take care of bakmak .

33. rüşvet alarak halletmek .

34. (argo) öldürmek. take caution against bir şeye karşı tedbir almak. take charge idaresini üzerine almak. take counsel danışmak .

35. ölçünmek. take cover sığınmak. take dictation dikte almak. take down indirmek .

36. sökmek, parçalara ayırmak .

37. kibrini kırmak, alçaltmak .

38. yazmak, kaydetmek, dikte almak. take effect yürürlüğe girmek, muteber olmak .

39. tesir etmek. take fire tutuşmak, ateş almak, alevlenmek .take for diye almak, sanmak, zannetmek. take French leave izinsiz savuşmak. take from almak .

40. çıkarmak. take from the table ertelenmiş bir tasarıyı yeniden ele almak. take heart yüreklenmek, cesaret almak, kuvvet almak .take heed kulak asmak, dinlemek, önem vermek. take hold tutmak, ele geçirmek, işi yürütmek. take in almak, içeriye almak .

41. daraltmak .

42. yelken sarmak .

43. kapsamak .

44. anlamak .

45. (k. dili) aldatmak, yutturmak .

46. (A.B.D.), (k. dili) gezmek, görmek. take in hand avuncunun içine almak, idaresini ele almak. take into account hesaba katmak. take into one' head tutturmak. take in tow yedeğe almak .

47. yol göstermek. take in vain küfür etmek. take issue with aksi tarafı tutmak. take it anlamak .

48. katlanmak, dayanmak. take it easy işin kolayına bakmak, aldırmamak. Take it easy ! Sakin ol ! take it hard çok etkilenmek. take it on the chin yenilmek .

49. dayanmak. Take it or leave it ister al, ister alma. take it out in para yerine kabul etmek (mal) take it out on (A.B.D.), (k. dili) öfkesini birisinden çıkarmak, çatmak, hırsını çıkarmak. take kindly to hoşlanmak, hoşuna gitmek. take leave ayrılmak, .

50. indirmek .

51. ölümüne sebep olmak .

52. (k. dili) taklit etmek .

53. (uçak) havalanmak .

54. (A.B.D.), (k. dili) kalkmak. take office göreve başlamak. take on ele almak .

55. üstüne almak .

56. vazife vermek, işe almak .

57. (k. dili) sızlanmak. take one' fancy hoşuna gitmek. take one' life in one' hands kellesini koltuğuna almak. take out çıkarmak .

58. çıkartmak .

59. götürmek, eşlik etmek. take over teslim almak .

60. idareyi elinde tutmak. take pains with çok uğraşmak, didinmek. take part katılmak, iştirak etmek. take place vaki olmak, vuku bulmak .take potluck Allah ne verdiyse beraber yemek. take possession kullanmak, sahip çıkmak. take pride gurur duymak. tak .

61. hesaplamak. take the chair başkan olmak .take the field bir sahaya atılmak .

62. savaşa başlamak. take the stage dikkati üzerine çekmek. take the veil rahibe olmak. take the wind out of one' sails (k. dili) öfkesini yatıştırmak, yelkenleri suya indirmek. take time vakit almak, vakit istemek. take to çare olarak kullanmak .

63. alışmak .

64. hoşlanmak. take to heart etkilenmek. take to one' heels tabanları kaldırmak, kaçmak. take to task azarlamak, paylamak . take up yukarı çekmek, kaldırmak .

65. tutmak .

66. üzerine almak, karışmak .

67. poliçeyi ödemek .

68. almak .

69. (kıs.)altmak .

70. başlamak .

71. ele almak .

72. kabul etmek .take up arms silâha sarılmak. take up the gauntlet meydan okumasını kabul etmek .take up with (k. dili) arkadaşlık kur- (mak.) take walks dolaşmak, gezmek, yürüyüşe çıkmak .take water su almak (gemi) Take your time Acele etmeyin. be tak .

73. alma, alış .

74. tutma, tutuş .

75. sin çekim .

76. bir seferlik av miktarı .

77. (A.B.D.), (k. dili) hasılat .

78. (çalınan) parti .

79. (İng.) kiralanmış arazi .

80. (ası) tutma .

81. kavrama. .


Found ten in native language English

Turkish Translations

1. on .

2. on rakamı veya sayısı, 10, X .

3. onlu veya onluk bir şey. Ten Commandments Hazreti Musa'ya Allah tarafından verilen on emir. count in tens onar onar saymak. (I.)'ll lay you ten to one on that Bu işte bire karşı on ile bahse girerim. take ten kısa müddet içinde dinlenmek. .


Found breath in native language English

Turkish Translations

1. nefes, soluk .

2. bir nefeslik zaman, dem, an .

3. fısıltı .

4. hafif rüzgâr .

5. ağızdan çıkan buhar, buğu. breathtaking heyecan veren, insanın nefesini kesen. catch one- breath soluğu kesilmek, soluk almak, dinlenmek. in the same breath bir solukta, aynı zamanda. save one's breath boşuna nefes tüketmemek. out of breath soluğu .


Uzerine.com Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa | Üye Girişi