Search results on translations for keyword esmer - Found 15 words
Found brunette in native language English
Turkish Translations
1. esmer kız veya kadın .
2. esmer. .
Found brunet in native language English
Turkish Translations
1. koyu renk saç cilt ve göz .
2. esmer oğlan veya adam .
3. esmer. .
Found subfuse in native language English
Turkish Translations
1. koyu, esmer. .
Found swart in native language English
Turkish Translations
1. (şiir) esmer. .
Found dusk in native language English
Turkish Translations
1. alacakaranlık, akşam karanlığı .
2. yarı karanlık, loş. dusky oldukça karanlık .
3. koyu esmer. .
Found swarthy in native language English
Turkish Translations
1. esmer, siyah .
2. güneşten yanmış. swarthiness esmerlik, karalık, güneş yanığı. .
Found dark in native language English
Turkish Translations
1. karanlık, koyu, esmer .
2. müphem, muğlak, çapraşık, kapanık .
3. cehalet içinde olan .
4. gizli, esrarlı .
5. az sütlü (kahve) dark blue lacivert. dark-eyed kara gözlü. dark horse (pol.) beklenilmediği halde partisi tarafından aday gösterilen adam. dark lantern hırsız feneri. darkroom (foto.) karanlık oda. dark star (astr.) Işık vermeyen yıldız. a dark da .
6. kötü gün. a dark saying kapalı söz. as dark as pitch zifiri karanlık. Keep it dark. Sakın kimseye söyleme. the Dark Ages Karanlık Devirler, Orta çağ. the Dark Continent Afrika. get dark akşam olmak, hava kararmak. darkly ümitsizce .
7. esrarengiz bir şekilde. darkness karanlık. .
8. karanllk, zulmet .
9. akşam, hava kararması .
10. koyu renk, gölge .
11. muğlaklık, cehalet. dark of the moon gece olup da ayın görülmedigi zaman .
12. mehtapsız gece. a leap in the dark körü körüne veya ne olduğunu bilmeden bir şeye atılma. at dark akşam olunca, hava kararırken. in the dark karanlıkta .
13. habersiz. .
Found nigger in native language English
Turkish Translations
1. (aşağ.) zenci, çok esmer kimse. .
Found fucus in native language English
Turkish Translations
1. (çoğ.) fuci) (bot.) esmer deniz alglerinden biri. .
Found brown in native language English
Turkish Translations
1. kahve rengi .
2. kahverengi, kahve renkli, esmer derili .
3. güneşten yanmış .
4. Malezya ırkına mensup .
5. karartmak, kararmak .
6. esmerletmek, esmerleşmek .
7. kızartmak. brown bread siyah ekmek. brown paper kahverengi veya diğer koyu renk bir ambalaj kâğıdı. brown study derin ve ciddi düşünceler, sıkıntı sonucu olan dalgınlık. brown sugar rafine edilmemiş veya kısmen rafine edilmiş şeker, esmer şeker. do .
Found tawny in native language English
Turkish Translations
1. . esmer, koyu kumral, sarımsı kahverengi. .
Found dun in native language English
Turkish Translations
1. (ned, ning) sıkıştıran alacaklı .
2. alacaklının parasını istemesi, alacak talebi .
3. alacağını istemek, borçluyu sıkıştırmak. .
4. esmer, kul rengine çalan kahve rengi, boz sıçan tüyü renkli .
5. boz renk .
6. boz at. dun diver ördek. .
Found buckwheat in native language English
Turkish Translations
1. kara buğday, esmer buğday, sert buğday, karabaş, Arap darısı, (bot.) Fagopyrum esculentum. .
Found muscovado in native language English
Turkish Translations
1. ham şeker, şeker kamışından alınan nemli esmer şeker. .
Found skin in native language English
Turkish Translations
1. deri, cilt: tulum: post: kabuk: (den.) geminin dış kaplaması .
2. hilekar kişi .
3. (argo) cimri kimse. skin diving aletli dalış. skin game hileli kumar oyunu. skin grafting deri aşısı. by the skin of one' teeth kıtı kıtına, ancak, güçbelâ. dark skin esmer cilt. fair skin beyaz cilt. get under one' skin bir kimsenin sinirine dokunm .
4. aşırı derecede coşmak. only skin and bones bir deri bir kemik, iskelet gibi, kadidi çıkmış. save one' skin paçayı kurtarmak, postu kurtarmak. under the skin aslında, temelde. wet to the skin sırsıklam iliklerine kadar su geçmiş. .
5. (-ned, -ning) derisini soymak, derisini yüzmek, sıyırmak .
6. kabuğunu soymak: deri ile kaplamak .
7. deri ile örtülmek .
8. (argo) para yolmak, soyup soğana çevirmek. skin the cat (spor) elleriyle demir çubuğa asılı iken ayakları ve bütün vücudu kolları arasından geçirerek dönmek .
9. işi becermek. skin down ellerle tutunarak inmek. skin one alive insafsızca parasını yolmak .
10. azarlamak. skin out (den.) kaçıvermek. skin through (k. dili) zar zor geçmek. skin up yalnızca ellerle tırmanmak. Keep your eyes skinned (k. dili) Dikkat et! Ayağını denk al!. .
Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa |
Üye Girişi