Search results on translations for keyword gizli - Found 15 words

Found sly in native language English

Turkish Translations

1. (slyer, slyest veya slier, sliest) kurnaz, şeytan .

2. şakacı .

3. yaramaz .

4. marifetli. slyboots (şaka) kurnaz ve şakacı kimse. on the sly gizli gizli .

5. sezdirmeden. slyly kurnazca. slyness kurnazlık. .


Found lurk in native language English

Turkish Translations

1. hırsız gibi gizlenmek, pusuya yatmak .

2. gizli olmak .

3. gizli gizli dolaşmak. on the lurk pusuda lurkingplace pusu yeri .

4. hırslızın gizlendiği yer. .


Found shady in native language English

Turkish Translations

1. göIgeli .

2. (k. dili) şüpheli, kötü .

3. gizli, saklı. shady dealings gizli ilişkiler, entrika, dolap. shadily göIgeli olarak .

4. (k. dili) şüpheli olarak .

5. gizli olarak. shadiness göIgeli oluş .

6. (k. dili) şüphelilik. .


Found prowl in native language English

Turkish Translations

1. sinsi sinsi dolaşmak .

2. fırsat kollayarak gizli gizli gezinmek .

3. sinsi sinsi dolaşma. prowl car (A.B.D.) polis arabası. .


Found go in native language English

Turkish Translations

1. (went, gone) gitmek, hareket etmek, ilerlemek .

2. ayrılmak .

3. yarışa başlamak .

4. hareket halinde olmak, işlemek, çalışmak, iş görmek .

5. ses çıkarmak .

6. elden gitmek, kaybolmak .

7. yıkılmak .

8. yeri olmak .

9. devrolunmak .

10. tahsis edilmek .

11. yayılmak, geçmek .

12. olmak .

13. devam etmek .

14. sonuçlanmak .

15. uymak .

16. ölmek .

17. iptal edilmek, kaldırılmak .

18. yardım etmek .

19. satılmak .

20. dayanmak .

21. yapmak üzere olmak .

22. denmek, söylenmek .

23. vasıl olmak, ulaşmak .

24. uzanmak, erişmek .

25. (k.dili) bahse girmek .

26. (k.dili) işemek. go a long way çok iş görmek, çok dayanmak .

27. yüksek mevkiye ulaşmak. go about (den.) tiramola etmek. go about a task bir işi ele almak, bir işe başlamak. go abroad dış memleketlere gitmek. go after (yakalamak veya almak için sıra ile) peşinden gitmek. go against karşı gelmek, karşı olmak .

28. aykırı olmak .

29. aleyhinde sonuçlanmak. go ahead devam etmek .

30. ileri gitmek, başlamak. the goahead izin, müsaade, başlama işareti. go all the way tamamıyle anlaşmak .

31. cinsi münasebette bulunmak. go along devam etmek. Go along ! Haydi, git ! (I.)'ll go along now. Gidiyorum artık. go along with ile beraber bulunmak .

32. uymak .

33. razı olmak, kabul etmek. go around herkese yetmek .

34. gezinmek .

35. sarmak, çevirmek. goasyouplease keyfi, serbest, istenilen kıyafetle gidilen. go at saldırmak .

36. üzerinde çalışmak. go back dönmek. go back on vefasızlık göstermek, terketmek .

37. (sözünden) vazgeçmek, caymak. go bad bozulmak, çürümek. go bail for -e kefil olmak. go begging sahipsiz olmak, istenilmemek, çok ucuza satışa çıkmak. go behind aslını arastırmak. go be yond aşmak, öteye geçmek. go by geçmek, yanından geçmek .

38. -e göre davranmak .

39. ismi ile tanınmak. go by the board metruk kalmak .

40. kaçırılmak (fırsat) go down inmek, sönmek .

41. batmak (güneş, gemi) .

42. yutulmak .

43. azalmak, düşmek .

44. yenilmek .

45. (tarihe) geçmek .

46. makbule geçmek .

47. (İng.) üniversiteden ayrılmak .

48. (briç.) düşmek. go down the drain (k.dili) boşuna sarfedilmek (para), kaçırılmak (flrsat) .

49. atılmak. go far çok iş görmek .

50. çok etkili olmak .

51. yüksek mevkiye ulaşmak. go for -e geçmek, sayılmak .

52. peşinde olmak, peşine düşmek, aramak .

53. almaya gitmek .

54. (k.dili) sal- dırmak .

55. (k.dili) çok beğenmek. go for a song çok ucuza satılmak. go great guns büyük bir başarı göstermek. go hang kahrolmak .

56. unutulmak. go halves (k.dili) paylaşmak. go hard with güç duruma düşürmek. go hungry aç kalmak. go in and out girip çıkmak. go in debt borçlanmak. go in for katılmak, meraklısı olmak. go into giymeye başlamak .

57. meslek olarak seçmek .

58. iyice araştırmak .

59. bö- lünmek. Two will go into six. Altı ikiye bölünür. Three into two won't go. İki üçe bölünmez. go in with ile girişmek, ile ortak olmak. go into effect yürürlüğe girmek. go it (uygunsuzca, usulsüzce, çılgınca) davran (mak.) .

60. meşgul olmak .

61. idare etmek .

62. atılmak. go mad çıldırmak, delirmek. go native yerli gibi olmak, yerlilere benzemek. go off patlamak, ateş almak .

63. gitmek .

64. sönmek, kesilmek .

65. uyumak .

66. çıkmak (sahneden) The party went off well. Ziyafet başarılı idi. go on devam etmek, ileri gitmek .

67. hareket etmek .

68. sahneye çıkmak. Go on ! Devam et! Yapma ! İnanmıyorum. go on strike grev yapmak. go on the road turneye çıkmak (tiyatro toplu- luğu) go on the stage tiyatro hayatına atılmak. go one better (başkasından) daha ileri gitmek. go out çıkmak, evden ayrılm .

69. sönmek .

70. geçmek (moda) .

71. grev yapmak .

72. oyundan çıkmak. go over geçmek, öbür tarafa geçmek .

73. tekrarlamak .

74. incelemek, tetkik etmek, prova etmek .

75. (k.dili) başarmak. go places hayatta ilerlemek. go round (bak.) go around. go shares with ile paylaşmak. go steady devamlı olarak tek bir kişi ile flört etmek. go the whole hog istediğini elde etmek için her şeyi göze almak .

76. çekinmeden girişmek. go through yoklamak, gözden geçirmek .

77. geçirmek (hastalık, tecrübe) .

78. üstünden girip altından çıkmak, sarfedip bitirmek .

79. geçmek .

80. durmadan gitmek (tren) .

81. kabul edilmek (tasan) go through fire and water büyük imtihandan geçmek, çok ıstırap çekmek. go through with yürütmek, sonuca bağlamak, bitirmek. Go to! (eski) Haydi! go to bed yatmak .

82. (matb.) baskıya gitmek .

83. cinsel ilişkide bulunmak. go to great expense çok masrafa girmek. go to hell cehenneme gitmek .

84. mahvolmak. Go to hell! Allah kahretsin ! Cehennem ol ! go to ground deliğine kaçmak (av) go to one' head başını döndürmek .

85. kafasını tutmak. go to pieces parçalanmak .

86. manen ve maddeten düşmek .

87. sıhhati bozulmak .

88. ayılıp bayılmak. go to press basılmak (gazete, kitap) go to sea denizci olmak .

89. denize çıkmak. go to the country (İng.) kendi seçim bölgesinin oyuna başvurmak. go to the dogs berbat olmak, düşmek, mahvolmak. go to the wall altta kalmak, iflas etmek. go to town şehre inmek .

90. büyük bir enerjiyle hareket etmek. go together dü- zenlenmek, yerine oturtulmak, uymak takıl- (mak.) .

91. iyi gitmek .

92. beraber gitmek. go too far fazla ileri gitmek, haddini aşmak. go under batmak .

93. if lâs etmek. go under the name of adıyla tanınmak. go underground gizli teş- kilât kurmak, faaliyetine gizli olarak devam etmek. go up çıkmak, yükselmek, fırlamak .

94. (tiyatro) sahnenin arka tarafma gitmek .

95. (İng.) üniversiteye girmek .

96. (k.dili) mahvolmak, bat- (mak.) go up in flames tutuşup yanmak. go with beraber gitmek, uygun olmak, yaraşmak .

97. (k.dili) ile flört etmek. go with the tide zamana uymak. go without -siz olmak, mahrum olmak. go without saying söz götürmemek, söylemeye lüzum olmamak, ortada olmak, aşikâr olmak. a going concern başarılı bir iş. a good rule to go by uygulanmaya de .

98. gitme, gidiş .

99. (k.dili.) gayret, kuvvet, enerji .

100. teşebbüs, hamle, sefer .

101. başarı .

102. (k.dili.) anlaşma. All systems are go. Herşey tamam. Başlayabiliriz. Devam edebiliriz. He made a go of it. İşini başardı. It' no go, Olacak iş değil. gonogo gage standart dışı olanlan reddeden mekanizma. on the go hareket halinde, faal. .

103. Japonya'da oynanan bir çeşit (satranç) .


Found inner in native language English

Turkish Translations

1. içerideki, dahili, iç .

2. ruhani .

3. gizli, saklı. inner circle iç grup, en imtiyazlı danışman grubu. inner (sig.)nificance derin veya gizli mana. inner city şehrin merkezinde fakirlerin oturduğu mahalle. inner city şehrin iç mahallesine ait. inner space denizaltı uzamı .

4. zihnin şuuraltı kısmı. inner voice (müz.) soprano ile baso arasındaki orta ses. the inner man insanın derunu, ruh, içyüz, vicdan .

5. (şaka) mide, iştah. inner tube iç lastik. innermost en içerideki, en içteki. .


Found wind in native language English

Turkish Translations

1. (wound) döndürmek .

2. sarmak .

3. çevirmek .

4. kurmak (saat) .

5. dolaşmak .

6. geri dönmek .

7. gizli gizli sokulmak .

8. sarılmak .

9. eğrilmek .

10. bükülmek .

11. dönemeç, yolun döndüğü yer .

12. kurma .wind down yavaslamak .

13. açmak (araba penceresi) .wind its way dolaşıp gitmek. wind off bir çark veya iğden boşaltmak veya diğerine sarmak (iplik) wind up toplayıp sarmak .

14. bitirmek, halletmek, sonuçlandırmak .

15. makara veya vinç ile kaldırmak .

16. kapatmak (araba penceresi) .

17. (beysbol) topu atmak için kolu yukarı kaldırmak. .

18. ruzgar, yel, hava .

19. kasırga, hortum, bora .

20. havanın estiği yön .

21. havanın getirdiği koku, nefes .

22. haber .

23. soluk, nefes .

24. boş laf .

25. (çoğ.) orkestrada nefesli çalgılar .

26. bağırsakta gaz. in the wind olmakta, patlamak üzere .

27. kafası dumanlı, sarhoş. in the wind' eye tam rüzgara karşı. break wind yellenmek, osurmak. get wind of sezmek, haber almak, duymak, ipuçlardan anlamak. have the wind of rüzgar yönünde olmak .

28. kokusunu almak .

29. üstün durumda olmak. have ones wind up tetik durmak. sail close to the wind hemen hemen rüzgâra karşı gitmek .

30. tehlikeyi göze almak .

31. az parayla geçinmek. wind gap dağ silsilesi içinde akarsuyun geçmediği boğaz. wind gauge tüfekte rüzgar ayarı. wind instrument nefesli çalgı. wind rose rüzgargülü. wind scale ruzgâr cetveli. wind tunnel hava deneme tuneli. an ill wind felâket, şanss .

32. dört taraf. trade winds alizeler. It' an ill wind that blows no good Her işde bir hayır var. There is something in the wind Ortalıkta bir şeyler dönüyor. .


Found secret in native language English

Turkish Translations

1. gizli, saklı, hafi, mektum .

2. esrarlı .

3. mahrem .

4. sır, gizli şey .

5. anlaşılmaz şey, muamma. secret police gizli polis teşkilatı. secret service hafiye teşkilâtı. secret society gizli cemiyet. an open secret herkesçe bilinen sır. in on the secret sırra vâkıf. keep a secret sır saklamak. secretly gizlice, el altından .


Found backstairs in native language English

Turkish Translations

1. arka merdiven .

2. gizli yol .

3. dolaylı, gizlice yapılan, el altından olan. .


Found topsecret in native language English

Turkish Translations

1. (A.B.D.), (ask.) çok gizli. .


Found unsearchable in native language English

Turkish Translations

1. anlaşılmaz, idrak edilmez, keşfolunmaz .

2. gizli. .


Found underground in native language English

Turkish Translations

1. yeraltında .

2. gizli olarak .

3. yeraltında olan .

4. gizli .

5. yeraltı .

6. yeraltı geçidi .

7. (gen.) (İng.) yeraltı treni, metro .

8. hükümet veya işgal kuvvetlerine karşı faaliyette bulunan gizli teşkilât .

9. yeraltı örgütü. .


Found huggermugger in native language English

Turkish Translations

1. düzensizlik .

2. karışıklık .

3. (eski.) sır tutma, ağzı sıkı oluş, ketumiyet .

4. karışık .

5. gizli .

6. gizli tutmak, sır saklamak .

7. gizli görüşmelerde bu- lunmak, gizlice hareket etmek. .


Found private in native language English

Turkish Translations

1. özel, hususi, kişisel .

2. gizli, mahrem .

3. gayri resmi .

4. (ask.) nefer, er, asker .

5. (çoğ.) edep yerleri. in private mahrem olarak, özel bir şekilde. privateness mahremlik, özellik, gizlilik. private car özel araba. private detective özel detektif. private enterprise özel girişim, özel sektör. private life özel hayat. private owner .


Found confidential in native language English

Turkish Translations

1. mahrem, gizli .

2. güvenilir. confidentially güvenerek .

3. Sır olarak. .


Uzerine.com Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa | Üye Girişi