Search results on translations for keyword kasa - Found 15 words
Found cash in native language English
Turkish Translations
1. para, nakit para .
2. peşin para .
3. (çin ve doğu hint adalarında) ufak madeni bir para birimi. cash-and-carry peşin para ödeyip satın alınan. cash crop peşin para ile satılan mahsul. cash on delivery tesliminde ödenecek, ödemeli .
4. (kıs.) (C.O.D) cash register otomatik kasa. payable to cash hamiline. petty cash küçük kasa .
5. küçük masraf. ready cash eldeki para. .
6. paraya çevirmek .
7. tahsil etmek. cash in kumarda fişleri kasaya verip parasını almak .
8. (A.B.D), (argo) ölmek. cash in on (A.B.D), (k.dili) bir fayda elde etmek. .
Found case in native language English
Turkish Translations
1. durum, vaziyet, hal .
2. mesele, problem .
3. hasta .
4. vaka .
5. dava .
6. (gram) ismin hallerinden biri .
7. (k.dili.) garip bir kimse .
8. (A.B.D), (argo) iskandil etmek, dikizlemek. case ending (gram) hal takısı. case history tıbbi, sosyolojik veya psikiyatrik incelemelerde kullanmak üzere şahıslar veya aileler hakkında toplanan malumat. case in point konuşma konusu olan mesele. case .
9. kutu .
10. mahfaza .
11. kın .
12. kasa .
13. çerçeve .
14. matbaa tezgâhı .
15. kutu veya mahfaza içine koymak, sokmak. .
Found vault in native language English
Turkish Translations
1. atlama, atlayış .
2. sırıkla yüksek atlama .
3. atın sıçraması .
4. atlamak, sıçramak. vault'ing horse sporda kullanılan kasa, kuzu. .
5. tonoz, çatı kemeri, kemer .
6. gök, sema .
7. mahzen .
8. kasa .
9. yeraltında kemerli kabir .
10. kemer yapmak, üstüne kemer çevirmek. bank vault banka kasası. vault'ing tonozlu yapı, kemerli yapı .
11. kemer yapma sanatı. .
Found strongbox in native language English
Turkish Translations
1. kasa. .
Found safe in native language English
Turkish Translations
1. emniyette, emin ellerde, selâmette, salim .
2. kurtulmuş .
3. emin, sağlam .
4. emniyetli, mahfuz .
5. korkusuz .
6. güvenilir .
7. tehlikesiz .
8. (beysbol) oyundışı edilmeden kaleye yetişmiş olan .
9. kasa .
10. teldolap. safe and sound sağ salim, sapasağlam. a safe bet el de bir. safe deposit kıymetli eşya saklamaya mahsus emniyetli yer. safedeposit box bankada özel müşteri kasası. be on the safeside sonuçtan emin olmak, ihtiyatlı davranmak. safely emniye .
Found toggle in native language English
Turkish Translations
1. (den.) kasa çeliği .
2. kasa çeliği ile bağlamak. toggle harpoon, toggle iron zıpkının ucuna takılan ve zıpkının çekilmesine engel olan demir kanca .
3. (mak.) mafsallı kol, mafsallı manivela. toggle joint (mak.) menteşeli dirsek. .
Found safecracker in native language English
Turkish Translations
1. kasa hırsızı. .
Found muscular in native language English
Turkish Translations
1. adali, kasa ait .
2. adale ile yapılan .
3. adaleli, kuvvetli. muscularity kasların iyi gelişmiş olması. .
Found horse in native language English
Turkish Translations
1. at, beygir .
2. aygır .
3. at familyasından hayvan .
4. süvari birliği .
5. kasa (jimnastik) .
6. A.B.D, (argo) öğrencilerin derslerde gizlice kullandıklan çeviri veya benzeri yardımcı şey .
7. A.B.D, (argo) eroin. horse bean bakla. horse chestnut atkestanesi, (bot.) Aesculus hippocastanum. horseless carriage eski otomobil. horse mackerel istavrit .
8. orkinos, tonbalığı. horse opera A.B.D, (argo) kovboy filmi, kızılderililer veya davar hırsızlanyla ilgili filim. horse sense (k.dili) sağduyu. a horse of another color tamamıyle farklı bir konu. blood horse saf kan at, soy at. draft horse yük beygir .
9. aksini düşünmek. race horse yarış atı. ride a high horse büyükIük taslamak. straight from the horse' mouth en yetkili ağızdan öğrenilmiş. To horse! Ata bin! horsy ata ait .
10. at yarışlarıyle ilgili .
11. (argo) iri, kaba saba görünüşlü, at gibi. .
12. ata bindirmek .
13. at tedarik etmek .
14. kamçılamak .
15. sırtına binmek .
16. ata binmek .
17. A.B.D, (argo) eşek şakası yapmak .
18. oynamak. .
Found coffer in native language English
Turkish Translations
1. sandık, kasa, kutu .
2. (gen.) (çog) hazine, para .
3. (mim.) girintili ve tahta kaplama tavan panosu .
4. sandığa veya kutuya koymak .
5. sandığa veya hazineye yatırmak (para) .
6. (mim.) kutuya benzer şekillerle süslemek. cofferwork (mim.) sandık şeklinde tezyinatı olan duvar yüzü. .
Found crack in native language English
Turkish Translations
1. çatlak, yarık .
2. çatırtı, şaklama .
3. hızlı darbe .
4. aralık .
5. (k.dili.) birinci sınıf .
6. (k.dili.) kesin cevap .
7. (k.dili.) deneme .
8. (argo) hırsız .
9. çatlamak, yarılmak, kırılmak .
10. çatlatmak, yarmak, kırmak .
11. zorlamak, açmak (kasa) .
12. çatallaşmak (ses) .
13. (petrol) ayırmak, kraking yapmak. crack a joke şaka yapmak, takılmak. crack a smile gülümsemek. crack down (on) (ABD), (k.dili.) sıkı tedbirler almak, baskı yapmak. crack the whip kamçıyı şaklatmak. crack up sinir krizi geçirmek .
14. (arabayı) kazada paramparça etmek .
15. kaza geçirmek .
16. güImektenkatılmak .
17. (ing) övmek. a hard nut to crack başarılması zor bir iş .
18. tesir edilemeyen kimse , (fig.) çetin ceviz. not to crack a book (argo) kitabın kapağını açmamak, ders çalışmamak. the crack of doom kıyamet günü. cracked çatlak .
19. (k.dili.) kaçık, delice. .
Found yegg in native language English
Turkish Translations
1. (argo) hırsız,kasa hırsızı. .
Found till in native language English
Turkish Translations
1. (edat), (bağlaç) -e kadar, -e gelinceye kadar, zamana kadar. till now şimdiye kadar. till the end of time ebediyen. till then o vakte kadar. till I come. ben gelinceye kadar. .
2. para çekmecesi, kasa (dükkanda) .
3. çift sürmek, toprağı işlemek. tillable ziraate elverişli. tillage çift sürme, ziraat, çiftçilik. .
4. (jeol.) buzulların taşıyıp yığdığı çakıl veya kum ile karışık balçık. .
Found teller in native language English
Turkish Translations
1. anlatan kimse: veznedar, kasa memuru .
2. sayıcı, bir mecliste oylan sayan kimse .tellership veznedarlık. .
Found grommet , grummet in native language English
Turkish Translations
1. iliğin madeni kenarı .
2. (den.) ipten yapılan simit halkası, çevirme kasa. .
Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa |
Üye Girişi