Search results on translations for keyword kazanmak - Found 15 words
Suggestions ..
Did you mean kaçamak kaçıncı kaçınmak kaçmak kakmak kamaşmak kamikaze kamyoncu kanamak kanca kancık kanmak
Found win in native language English
Turkish Translations
1. (won, -ning) kazanmak, yenmek, galip gelmek .
2. birinci gelmek .
3. ele geçirmek, temin etmek .
4. gönlünü kazanmak .
5. gayesine erişmek .
6. fethetmek .
7. (maden veya kömür) çıkarmak .
8. zafer, yengi, başarı .
9. kazanç .
10. birinci gelme. win by a head yarışta bir at başı farkı ile kazanmak. win hands down kolayca kazanmak. win one over kendi fikrini kabul ettirmek. win ones spurs kişiliğini kabul ettirmek. win out başarmak. win the day, win the field savaşı kazanmak g .
Found jackpot in native language English
Turkish Translations
1. (iskambil) pot, ortada biriken para. hit the jackpot ABD, (k. dili) en büyük hediyeyi kazanmak, büyük bir başarı kazanmak. .
Found score in native language English
Turkish Translations
1. oyunda her iki tarafın kay dettiği sayı veya puan .
2. sayı yapma .
3. sebep .
4. çizgi, işaret .
5. çetele kertiği .
6. çetele kertiği ile tutulan hesap .
7. hınç .
8. (müz.) bütün çalgıların ve bütün seslerin notalarını ayrı ayrı gösteren müzik parçası, partitur .
9. yirmi sayısı .
10. (çoğ.) çok miktar .
11. çentmek, kertik açmak .
12. çetele tutmak .
13. puan kazanmak, sayı kazanmak .
14. değerlendirmek .
15. (müz.) partitur yazmak, bir çalgı için düzenleme veya uyarlama yapmak .
16. (k.dili) şiddetle eleştirmek .
17. puan saymak .
18. başarı kazanmak .
19. (argo), (slang) tadına bakmak .
20. (argo) esrar satın almayı başarmak. score out üstünü karalamak. scores of people çok sayıda insan, birçok insan. scores of years senelerdir, senelerce. know the score (k.dili) işi çakmak. on that score o sebepten .
21. o konuda. pay off old scores eski hesapları temizlemek, hesaplaşmak .
22. eski hıncın acısını çıkarmak. What' the score? Kaça kaç? Durum nedir? .
Found qualify in native language English
Turkish Translations
1. hak kazanmak, ehliyet kazanmak .
2. ehliyet vermek .
3. kısıtlamak, sınırlandırmak .
4. değerlendirmek .
5. nitelendirmek .
6. hafifletmek .
7. (gram.) nitelemek. .
Found take in native language English
Turkish Translations
1. (took, taken) almak .
2. götürmek .
3. kapmak .
4. yakalamak, gasp etmek .
5. tuzağa düşürmek .
6. kazanmak .
7. seçmek .
8. satın almak .
9. kiralamak .
10. olmak .
11. abone olmak .
12. çıkarmak .
13. uğramak .
14. karşılamak .
15. farz etmek, saymak .
16. anlamak, kavramak .
17. yapmak .
18. faydalanmak .
19. ile gitmek .
20. duymak, hissetmek .
21. tutmak .
22. da yanmak .
23. (argo) aldatmak, kandırmak .
24. kenetlenmek .
25. sin çevirmek. take aback şaşırtmak. take a beating dayak yemek .
26. bozguna uğramak. take about gezdirmek. take a bow tebrikleri kabul etmek. take a breath nefes almak, dinlenmek. take account of hesaba almak veya katmak .take a chair oturmak. take a course ders almak .
27. (den.) belirli bir yönde gitmek. take a dare meydan okumaya aldırış etmemek .
28. meydan okuyana karşı koymak. take advantage of faydalanmak, istifade etmek .
29. istismar etmek. take affront alınmak, darılmak .take after benzemek: yolunu tutmak, izinde yürümek. take aim nişan almak. take a joke şakadan anlamak, şakaya gelmek. take alarm korkmak. take along beraber götürmek. take amiss yanlış anlamak .
30. darılmak. take an examination sınava girmek. take apart ayırmak, koparmak .
31. soruşturmak. take a picture resim çekmek. take a powder (argo) toz olmak, tüymek. take arms silâha sarılmak. take a shot nişan almak .
32. resim çekmek .take at one' word sözüne inanmak. take away alıp götürmek. take back geri almak .take care dikkat etmek, ihtiyatlı davranmak. take care of bakmak .
33. rüşvet alarak halletmek .
34. (argo) öldürmek. take caution against bir şeye karşı tedbir almak. take charge idaresini üzerine almak. take counsel danışmak .
35. ölçünmek. take cover sığınmak. take dictation dikte almak. take down indirmek .
36. sökmek, parçalara ayırmak .
37. kibrini kırmak, alçaltmak .
38. yazmak, kaydetmek, dikte almak. take effect yürürlüğe girmek, muteber olmak .
39. tesir etmek. take fire tutuşmak, ateş almak, alevlenmek .take for diye almak, sanmak, zannetmek. take French leave izinsiz savuşmak. take from almak .
40. çıkarmak. take from the table ertelenmiş bir tasarıyı yeniden ele almak. take heart yüreklenmek, cesaret almak, kuvvet almak .take heed kulak asmak, dinlemek, önem vermek. take hold tutmak, ele geçirmek, işi yürütmek. take in almak, içeriye almak .
41. daraltmak .
42. yelken sarmak .
43. kapsamak .
44. anlamak .
45. (k. dili) aldatmak, yutturmak .
46. (A.B.D.), (k. dili) gezmek, görmek. take in hand avuncunun içine almak, idaresini ele almak. take into account hesaba katmak. take into one' head tutturmak. take in tow yedeğe almak .
47. yol göstermek. take in vain küfür etmek. take issue with aksi tarafı tutmak. take it anlamak .
48. katlanmak, dayanmak. take it easy işin kolayına bakmak, aldırmamak. Take it easy ! Sakin ol ! take it hard çok etkilenmek. take it on the chin yenilmek .
49. dayanmak. Take it or leave it ister al, ister alma. take it out in para yerine kabul etmek (mal) take it out on (A.B.D.), (k. dili) öfkesini birisinden çıkarmak, çatmak, hırsını çıkarmak. take kindly to hoşlanmak, hoşuna gitmek. take leave ayrılmak, .
50. indirmek .
51. ölümüne sebep olmak .
52. (k. dili) taklit etmek .
53. (uçak) havalanmak .
54. (A.B.D.), (k. dili) kalkmak. take office göreve başlamak. take on ele almak .
55. üstüne almak .
56. vazife vermek, işe almak .
57. (k. dili) sızlanmak. take one' fancy hoşuna gitmek. take one' life in one' hands kellesini koltuğuna almak. take out çıkarmak .
58. çıkartmak .
59. götürmek, eşlik etmek. take over teslim almak .
60. idareyi elinde tutmak. take pains with çok uğraşmak, didinmek. take part katılmak, iştirak etmek. take place vaki olmak, vuku bulmak .take potluck Allah ne verdiyse beraber yemek. take possession kullanmak, sahip çıkmak. take pride gurur duymak. tak .
61. hesaplamak. take the chair başkan olmak .take the field bir sahaya atılmak .
62. savaşa başlamak. take the stage dikkati üzerine çekmek. take the veil rahibe olmak. take the wind out of one' sails (k. dili) öfkesini yatıştırmak, yelkenleri suya indirmek. take time vakit almak, vakit istemek. take to çare olarak kullanmak .
63. alışmak .
64. hoşlanmak. take to heart etkilenmek. take to one' heels tabanları kaldırmak, kaçmak. take to task azarlamak, paylamak . take up yukarı çekmek, kaldırmak .
65. tutmak .
66. üzerine almak, karışmak .
67. poliçeyi ödemek .
68. almak .
69. (kıs.)altmak .
70. başlamak .
71. ele almak .
72. kabul etmek .take up arms silâha sarılmak. take up the gauntlet meydan okumasını kabul etmek .take up with (k. dili) arkadaşlık kur- (mak.) take walks dolaşmak, gezmek, yürüyüşe çıkmak .take water su almak (gemi) Take your time Acele etmeyin. be tak .
73. alma, alış .
74. tutma, tutuş .
75. sin çekim .
76. bir seferlik av miktarı .
77. (A.B.D.), (k. dili) hasılat .
78. (çalınan) parti .
79. (İng.) kiralanmış arazi .
80. (ası) tutma .
81. kavrama. .
Found get in native language English
Turkish Translations
1. (got, got, A.B.D gotten, getting) almak, ele geçirmek elde etmek, tedarik etmek .
2. yakalamak .
3. götürmek .
4. hazırlamak .
5. yaptırmak .
6. sebep olmak .
7. (netice olarak) bulmak .
8. ögrenmek .
9. (hastalığa) tutulmak, olmak .
10. bağlantı kurmak .
11. (trene) yetişmek .
12. gebe bırakmak (gen.) hayvan) .
13. malik olmak .
14. kazanmak .
15. (k.dili) anlamak .
16. (k.dili) vurmak, isabet etmek .
17. (argo) şaşırtmak .
18. (argo) ilgi çek- mek, hoşa gitmek .
19. sinirlendirmek .
20. (argo) far- kına varmak .
21. getirmek .
22. varmak .
23. gelmek, gitmek, yer değiştirmek. get about yayılmak .
24. dolaşmak .
25. ortalıkta görünmek. get across açıklamak, anlaşılmasını sağlamak. get ahead ilerlemek. get ahead of geçmek, geride bırakmak, üstün olmak. get along gitmek, ayrılmak .
26. geçinmek, idare etmek .
27. başarmak .
28. anlaşmak, uymak .
29. yaşlanmak. get around yayılmak .
30. gezinmek .
31. ortalıkta görünmek .
32. bir şey elde etmek için yağlamak .
33. üstünden atmak, yolunu bulup kurtulmak. get around to geç yapmak, eli geç değmek. get at varmak .
34. demek istemek .
35. başlamak, yapmak .
36. (k.dili) etkilemek. get away kaçmak, gitmek, kurtulmak, savuşmak .
37. (koşuya) başlamak. get away with (argo) şüphe uyandırmadan veya ya- kalanmadan atlatmak. get back geri dönmek. get back at (argo) öç almak. get by geçmek, yetmek .
38. (k.dili) gecinmek .
39. (k.dili) yakayı ele vermeden yapmak. get down inmek, aşağı inmek .
40. not etmek, yazmak. get down to başlamak. get drunk sarhoş olmak. get even (with) hakkından gelmek. get home eve varmak .
41. dönmek. get in girmek .
42. sokmak .
43. katılmak .
44. (ürün) kaldırmak get in good with (argo) gözüne girmek. get in on faydalanmak, paydaş olmak. get in a word edgewise laf so- kuşturmak. get in supplies erzak almak. get into girmek. get it (k.dili) anlamak .
45. cezalanmak. get it into one' head kafasına sokmak .
46. anlamak. get married evlenmek. get near yaklaşmak. get nowhere başarısız olmak. get off inmek .
47. ayrılmak .
48. kurtulmak .
49. söylemek. get (some one veya something) off çıkarmak .
50. kurtarmak. get (a thing) off one' chest içini dökmek. get on binmek .
51. uyuşmak, anlaşmak .
52. idare etmek. get on one' feet ayağa kalkmak .
53. kendini geçindirecek hale gelmek. get on one' nerves sinirine dokunmak. get (a person veya a thing) on the brain (k.dili) ( bir kimse veya şeyi) aklından çıkaramamak, aklına takılmak. get one' back up inat etmek, kızmak .
54. kızdırmak get one' goat (argo) kızdırmak, (slang) keçileri kaçırtmak. get one' hand in eli alışmak, usta olmak. get her hooks on (argo) (erkeğe) kancayı takmak. get ones way istediğini koparmak, hile ile veya üsteleyerek istediğini elde etmek. get o .
55. ortaya çıkmak, sızmak .
56. yayınlamak .
57. güçlükle söylemek .
58. çıkarmak. get out from under (karışık bir işten) sıyrılmak. get out of-(den.) almak .
59. kurtulmak .
60. kurtarmak .
61. ayrılmak. get out of bed on the wrong side solundan kalkmak. get out of hand çapraşık hale gelmek, dizginlenemez hale gelmek, çığırından çıkmak. get out of one' depth derin suya girmek .
62. başından buyük işe girişmek. get out of (sig.)ht göz önünden gitmek, ortadan kaybolmak. get over (hastalığı, öfkeyi) atlatmak .
63. açıklamak, anlaşılmasını sağlamak get ready hazırlamak, hazırlanmak. get religion birden dine bağlanmak. get rid of kurtulmak, başından savmak, atmak. get round yayılmak .
64. gezinmek .
65. yolunu bulup kurtulmak. get the better of, get the best of üstün çıkmak. get the drop on haberi olmadan silâh çekmek .
66. kazançlı bir durumda olmak. get the hang of manasını kavramak .
67. işletme sırrını öğrenmek. get there (k.dili) amacına ulaşmak, başarmak. get the upper hand kazanmaya yüztutmak. get through bitirmek .
68. geçirmek, geçmek .
69. geçinip gitmek. get through to bağlantı kurmak .
70. anlamasını sağlamak. get tired yorulmak. get to başlamak .
71. yapabilmek .
72. bağlantı kurmak. get together toplanmak, bir araya gelmek .
73. anlaşmaya varmak .
74. toplamak. get up kalkmak .
75. binmek, tırmanmak, çıkmak .
76. düzenlemek, hazırlamak .
77. uydurmak .
78. edinmek, geliştirmek. get up steam istim kaldırmak .
79. hızlanmak .
80. şevklenmek. get used to alışmak get wet ıslanmak. get wind of sezmek, kokusunu almak, duymak. get with (argo) ilgilenmek, uymak. Bak. got. .
81. yavru, hayvan yavrusu. .
Found gather in native language English
Turkish Translations
1. toplamak, bir araya getirmek .
2. devşirmek .
3. seçmek, biriktirmek .
4. yığmak .
5. kazanmak .
6. anlamak, sonuç çıkarmak .
7. büzmek, kırma yapmak .
8. toplanmak, bir araya gelmek .
9. artmak, (çoğ.)almak .
10. (matb.) sayfaları sıraya koymak, harman yapmak .
11. (tıb.) toplanmak (cerahat) gather up bir araya getirmek, toplamak gather oneself up toparlanmak, kendini toplamak. a gathering storm fırtına havası. A rolling stone gathers no moss. Yuvarlanan taş yosun tutmaz. İşleyen demir pas tutmaz. be gathered .
Found gain in native language English
Turkish Translations
1. oluk, yiv .
2. oluk açmak .
3. kazanç, kâr .
4. yarar, fayda, men faat .
5. artma, artış .
6. kazanmak, kâr etmek .
7. varmak, ulaşmak .
8. ileri gitmek (saat) .
9. iler lemek gains kazanç, gelir gain ground ilerlemek gain on one yarışta (önde giden koşucuya) yavas yavaş yaklaşmak, aradaki mesafeyi kapatmak gain the ear of birine söz geçirmek gain the upper hand ustün gelmek,galipolmak gain time vakit kazan ( .
Found propitiate in native language English
Turkish Translations
1. teskin etmek, yatıştırmak .
2. teveccühünü kazanmak .
3. tövbe etmek. propitiable yatıştırılabilir, teskini kabil .
4. teveccühü kazanılabilir. propitiative yatıştırıcı .
5. tövbe eden. .
Found net in native language English
Turkish Translations
1. (-ted,- ting) ağ, şebeke .
2. tuzak, tel kafes .
3. hile .
4. ağ veya tuzağa düşürmek, ağ ile tutmak .
5. ağ ile örtmek .
6. ağ örmek .
7. ağ ile avlamak. net ball (tenis) ağa dokunduktan sonra rakibin sahası içine düşen top. tennis net tenis ağı. .
8. (-ted,- ting) safi, halis .
9. net, kesintisiz .
10. kazanmak, kar etmek. .
Found coin in native language English
Turkish Translations
1. madeni para, sikke .
2. para .
3. (mim.) köşe, açı .
4. köşe taşı .
5. madeni para bastırmak, basmak .
6. icat etmek, bulmak .
7. para kazanmak .
8. (ing), k.(dili) kalp para basmak. coin money kısa zamanda servet yapmak. coin a phrase bir söz icat etmek. false coin kalp para .
9. sahte şey. pay one in his own coin misli ile mukabele etmek, aynı şekilde karşılık vermek. .
Found specialize in native language English
Turkish Translations
1. tek bir konu üzerinde durmak .
2. (biyol.) özel bir gaye ile geliştirmek .
3. özel bir amaca kullanmak .
4. ayrıntılara girmek .
5. özellik kazanmak .
6. ihtisas kazanmak, mütehassıs olmak. specialization ihtisas, uzmanlık. .
Found carry in native language English
Turkish Translations
1. taşımak .
2. nakletmek .
3. götürmek .
4. çekmek .
5. sürüklemek .
6. -e hamile olmak .
7. desteğini kazanmak .
8. zaptetmek .
9. satışa arzetmek .
10. elde etmek .
11. devam ettirmek .
12. (mat.) geçirmek .
13. menzili olmak .
14. (mecliste) kabul edilmek .
15. taşıyıcı vazifesi görmek .
16. atıcı veya fırlatıcı kuvveti olmak (top) .
17. uzaktan duyulabilir olmak (ses) .
18. (başını) dik tutmak. carry a motion bir teklifi onaylamak. carry away asker olmak .
19. silâh taşımak. carry away götürmek .
20. büyülemek, meftun kılmak. carry coals to Newcastle Mısıra pirinç götürmek. carry conviction inandırıcı vasıfta olmak. carry forward ilerletmek .
21. (hesabı) yeni sayfaya nakletmek, yeni devre nakletmek. carry off kapıp götürmek, kaçırmak .
22. öIümüne sebep olmak .
23. başarmak .
24. cesurca karşılamak .
25. kazanmak (ödül) carry on devam etmek, devam ettirmek .
26. deli gibi davranmak .
27. ile meşgul olmak, idare etmek .
28. flört etmek. carry out başarmak .
29. tamamlamak .
30. icra etmek. carry over aktarmak .
31. tehir etmek. carry the day yenmek. carry three (mat.) elde var üç (toplama ve çarpmada) carry through bitirmek, sonuçlandırmak. carry weight ağır basmak. carrying charge taksitli satışlarda ödenen faiz. .
Found romp in native language English
Turkish Translations
1. sıçrayıp oynamak .
2. kolayca kazanmak .
3. sıçrayıp oynayan kız çocuk .
4. hoyratça ve gürültülü oyun .
5. (k. dili) kolayca kazanılan şey. .
Found land in native language English
Turkish Translations
1. karaya çıkarmak .
2. tutup karaya getirmek (balık) .
3. durdurmak, yere indirmek .
4. isabet ettirmek, aşketmek, indirmek .
5. elde etmek, kazanmak .
6. karaya çıkmak, durmak, yere inmek .
7. isabet etmek, düşmek. land up (k. dili) eninde sonunda varmak, boylamak. .
8. kara, arz .
9. toprak, yer, arsa .
10. memleket, diyar .
11. (huk.) emlâk, arazi. land agent emlak simsarı, emlâk komisyoncusu. land bank emlak bankası. land breeze karadan esen rüzgâr. land crab kum yengeci. land force (ask.) kara kuvveti. land grant hükümet tarafından okul binası yapımı gibi işler için veri .
Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa |
Üye Girişi