Search results on translations for keyword kusmak - Found 9 words
Suggestions ..
Did you mean kaçamak kaçıncı kaçınmak kaçmak kakmak kamaşmak kamikaze kamyoncu kanamak kanca kancık kanmak
Found disgorge in native language English
Turkish Translations
1. kusmak .
2. boşaltmak .
3. teslim etmek, zorla vermek. disgorgement kusma .
4. zorla verme, teslim etme. .
Found throw in native language English
Turkish Translations
1. (threw, thrown) atmak, fırlatmak .
2. ipeği büküp ibrişim yapmak .
3. düşürmek .
4. giyivermek, arkaslna alıvermek .
5. (hayvan) yavrulamak .
6. (zar) atmak .
7. (mak.) kolu çevirerek açmak veya kapamak (makas) .
8. (güreşte) yere atmak, düşürmek .
9. (çömlek) şekillendirmek .
10. (argo) (parti) vermek, (ziyafet) çekmek .
11. etkilenmesine sebep olmak .
12. aniden yönünü değiştirmek .
13. oy ver mek .
14. atış, atma .
15. tehlikeye atılma .
16. atlı .
17. atım .
18. (mak.) makas kolunun açılıp kapandığı mesafe. throw a game oyunda şike yapmak. throw a kiss el ile öpücük göndermek. throw a sop to önüne kemik atmak. throw away atmak .
19. vaz geçmek .
20. kaçırmak .
21. ziyan etmek. throw away a line (tiyatro) duyulmayacak bir söz söylemek. throw back ilerlemesini engellemek .
22. atavizme dönmek. throw cold water on ümidini kırmak. throw dust in one' eyes aldatmak, gözünü görmez hale koymak. throw in birbirine geçirmek .
23. ilâve etmek, caba olarak ilâve etmek. throw in one' lot with kaderleri bir olmak. throw in one' teeth meydan okumak, hakaret etmek. throw in the towel (argo) yenilgiyi kabullenmek. throw light on ışık tutmak, aydınlatmak. throw mud at çamur atmak. t .
24. -(den.) kurtulmak .
25. saçmak, yaymak .
26. çabucak yapıvermek .
27. karıştırmak, yanlış yola yöneltmek .
28. tavla oyununda pul almak. throw one, weight around kuvvetini hissettirmek. throw oneself at one birinin dostluğunu veya teveccühünü kazanmaya çalışmak. throw oneself into tamamen iştirak etmek. throw oneself on güvenmek .
29. za'fından faydalanmak. throw open açmak .
30. bütün engelleri ortadan kaldırmak. throw out dışarı atmak .
31. işinden atmak .
32. laf atmak .
33. ışık yaymak .
34. altüst etmek. throw over vaz geçmek, terketmek .
35. devretmek. throw overboard atmak, başından atmak, terketmek. throw rug ufak halı parçası. throw stones at (a person) (birine) taş atmak, laf atmak. throw the book (argo) en ağır cezaya çarptırmak .
36. paylamak. throw the lock sürgülemek. throw together yapıvermek .
37. bir araya getirmek. throw up yukarı atmak .
38. kusmak .
39. vaz geçmek .
40. acele bina etmek, acele yığmak. throw up a job iSten ayrılmak, işi bırakmak. throw up a window pencere açmak. throw up one' dinner (veya cookies) istifrağ etmek, kusmak. throw up one' hands yenilgiyi kabullenmek, pes etmek. throw up the sponge bokst .
Found heave in native language English
Turkish Translations
1. (d veya hove) büyük bir güçle atmak veya fırlatmak .
2. kaldırmak, çekmek .
3. yukarı kaldırmak: yükseltmek, kabartmak .
4. kabarmak (deniz) .
5. göğüs şişirmek .
6. güçlükle çıkarmak (inilti) .
7. kusmak .
8. (den.) ırgatı çevirmek, vira etmek .
9. (jeol.) yatay bir şekilde kabarıp kırılmak. heave a (sig.)h içini çekmek, ah çekmek. Heave ho ! (den.) Yisa ! Vira salpa ! give one the heaveho birini dışarı atmak. heave in (sig.)ht görüş mesafesine girmek. heave to rüzgârı başa alıp gemiyi durdurm .
10. faça edip durmak. heave up kusup çıkarmak .
11. (den.) vira etmek (demiri) .
12. kaldırma .
13. fırlatma. .
Found vomit in native language English
Turkish Translations
1. kusmak, istifrağ etmek .
2. ağzından fışkırtmak (yanardağ) .
3. kusma .
4. kusturucu ilâç. .
Found spew in native language English
Turkish Translations
1. kusmak, istifrağ etmek. .
Found cast in native language English
Turkish Translations
1. (cast) atmak, fırlatmak, savurmak .
2. cevirmek, atfetmek (bakış vb) .
3. olta atmak, ağ sermek .
4. yere yıkmak (güreşte) .
5. ayrılmak, kaybetmek .
6. dökmek (meyva, saç, kıl) .
7. erken yavrulamak .
8. bir kenara atmak .
9. küreklemek .
10. (oy) vermek .
11. rol taksimi yapmak .
12. döküm dökmek .
13. toplamak .
14. hesap yapmak .
15. tasarlamak .
16. göz onüne almak .
17. bükmek, kıvırmak .
18. çarpıtmak .
19. döküm kalıbı içinde şekil almak .
20. kehanette bulunmak .
21. kokuyu aramak (köpek) .
22. (den.) gemiyi rüzgarı arkasına alacak şekilde çevirmek. cast a horoscope yıldız falına bakmak. cast a shadow gölge yapmak. cast a spell upon büyü yapmak. cast a vote rey vermek. cast about düşünmek, tasarlamak. cast anchor demir atmak. cast away çöp .
23. ıssız adada bırakmak. cast down devirmek .
24. canını sıkmak. cast off reddetmek .
25. (den.) alarga etmek. cast up kusmak .
26. sayıları toplamak .
27. karaya vurmak. cast iron dökme demir, pik, font. cast-iron pikten yapılmış .
28. çok sert, mukavim, dayanıklı. .
29. atma, fırlatma .
30. atılan şey .
31. (kırık kemiğe) alçı .
32. zar atma .
33. zarda gelen sayı .
34. artık sey .
35. mesafe .
36. balık ağı atma .
37. (bir tiyatro oyunu veya filimde) rol alan kimseler, oynayanlar, oyuncular, eşhas .
38. avcılıkta köpeklerin koku peşinden etrafa dağılmaları .
39. şans, talih .
40. tertip .
41. dökmecilik, dökümcülük .
42. döküm .
43. kalıp, maket .
44. dış görünüş .
45. çeşit, tip, cins .
46. temayül, eğilim .
47. şaşılık .
48. eğrilik, çarpıklık .
49. açık renk, renk tonu .
50. az bir miktar. cast of mind düşunüş şekli. .
Found puke in native language English
Turkish Translations
1. kusmak, çıkartmak, istifrağ etmek .
2. kusturmak .
3. kusma. .
Found regorge in native language English
Turkish Translations
1. istifrağ etmek, kusmak, geri çıkarmak. .
Found fish in native language English
Turkish Translations
1. balık tutmak, balık avlamak, çekip çıkarmak .
2. içinde balık avlamak .
3. tahta veya demir parçası ile takviye etmek, seren berkitmek .
4. for ile aramak, ağız aramak. fish for a compliment kendisine kompliman yapılmasını istemek .
5. up veya out ile arayıp bulmak. fish in troubled waters bulanlk suda balık avlamak. fish the anchor (den.) gemi demirini fışkıya vurmak. fish out balık neslini tüketmek .
6. seçip almak. .
7. (çoğ.) fish, değişik türler için fishes) balık .
8. balık eti .
9. tahta veya demir takviye parçası, berkitme parçası. fish and chips (ing)balık fileto ve kızarmış patates. fish ball balık köftesi. fishbone balık kılçığı. fishbowl kavanoz biçiminde akvaryum. fish cake patatesli balık köftesi. fishgig balık kargı .
10. pis konuşan kadın. bony fishes kemikli balıklar, (zool.) Teleostomi. cold fish soğuk kimse. drink like a fish alışkanlıktan dolayı fazla içki içmek. feed the fishes denizde boğulmak .
11. deniz tutmasından dolayı kusmak. have other fish to fry daha önemli bir işi olmak. neither fish, flesh nor fowl hiç bir özelliği olmayan şey. .
Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa |
Üye Girişi