Search results on translations for keyword lady - Found 15 words
Found lady in native language English
Turkish Translations
1. bayan, hanım, kibar kadın, hanımefendi .
2. (b.h.) bir İngiliz asılzadesinin karısı, Leydi .
3. sevilen kadın, sevgili. lady Day 25 marta tesadüf eden bir kilise yortusu. lady in waiting kraliçe veya prensesin nedimesi. lady of the house evi idare eden kadın. lady' maid bir hanımın oda hizmetçisi. lady'smantle aslan pençesi, (bot.) Alchemilla .
Found bayan in native language Turkish
English Translations
1. lady. lady's. mrs. mrs.. ms. ms.. lady. madam. madame. missis. mistress. dame. woman. .
2. lady. lady's. mrs. mrs.. ms. ms.. madam. madame. missis. mistress. dame. woman. ma`am. miss. .
Found madam in native language Turkish
English Translations
1. ma`am. madam. ma'am. mrs. .
2. A gentlewoman; an appellation or courteous form of address given to a lady, especially an elderly or a married lady; much used in the address, at the beginning of a letter, to a woman. .
3. The corresponding word in addressing a man is Sir. a woman who runs a house of prostitution. .
4. a woman of refinement; "a chauffeur opened the door of the limousine for the grand lady". . a woman who runs a house of prostitution. .
Found nedime in native language Turkish
English Translations
1. bridesmaid. .
2. lady-in-waiting. lady of the court. .
Found kadın in native language Turkish
English Translations
1. lady. woman. lady's. female. petticoat. woman. female. she. dame. broad. distaff. hen. jane. petticoat. gyno-. gynous. .
2. bird. dame. female. girl. lady. skirt. woman. .
3. lady. woman. lady's. female. petticoat. woman. female. she. dame. broad. distaff. hen. jane. petticoat. gyno-. gynous. .
4. bird. dame. female. girl. lady. skirt. woman. .
Found hanımefendi in native language Turkish
English Translations
1. madame. ma'am. mum. lady. gentlewoman. ladyship. the missis. .
2. lady. madam. miss. .
Found hatun in native language Turkish
English Translations
1. wifie. .
2. woman. lady. wife. .
Found bamya in native language Turkish
English Translations
1. okra. gumbo. lady's-finger. gombo. .
2. okra. .
Found hanım in native language Turkish
English Translations
1. mrs. ms. mrs.. ms.. lady. mistress. missis. miss. wife. wifie. dame. rib. .
2. wife. .
Found anne in native language Turkish
English Translations
1. maternal. mother. mama. mom. mummy. ma. mam. mamma. mammy. mater. maw. mum. old woman. old lady. .
2. ma. mama. mammy. mom. momma. mother. mum. mummy. mommy. .
3. Sister Anne Sister of Fatima, the seventh and last of Bluebeard's wives . .
4. Women in labor, Cabinet Makers, Horsemen, Housekeepers, Housewives. .
Found gün in native language Turkish
English Translations
1. day. bee. .
2. day. sun. sunlight. sunshine. daytime. today. present. time. age. period. good times. date. at-home day. a lady's at-home day. .
3. day. bee. .
4. day. sun. sunlight. sunshine. daytime. today. present. time. age. period. good times. date. at-home day. a lady's at-home day. .
5. day. bee. .
6. day. sun. sunlight. sunshine. daytime. today. present. time. age. period. good times. date. at-home day. a lady's at-home day. .
7. day. bee. .
8. day. sun. sunlight. sunshine. daytime. today. present. time. age. period. good times. date. at-home day. a lady's at-home day. .
9. day. bee. .
10. day. sun. sunlight. sunshine. daytime. today. present. time. age. period. good times. date. at-home day. a lady's at-home day. .
11. day. bee. .
12. day. sun. sunlight. sunshine. daytime. today. present. time. age. period. good times. date. at-home day. a lady's at-home day. .
Found karı in native language Turkish
English Translations
1. dutch. wife. spouse. woman. dame. jane. bedfellow. broad. the old woman. old lady. old woman. .
2. wife. consort. momma. skirt. .
Found first in native language English
Turkish Translations
1. ilk, birinci, baş, en büyuk .
2. başlangıç .
3. baş yer, birincilik .
4. (müz.) en tiz ses .
5. birinci (mal.) .
6. ayın ilk günü .
7. evvelâ, ilk önce, başta, en ileride .
8. ilk defa olarak .
9. ondan evvel. firsts en iyi kalite eşya. first edition ilk baskı. first aid (tıb.) ilk yardım. first aidedecamp baş yaver. first and foremost ilk önce, en başta. first and last ilk ve son, her şeyi hesaba katarak, umumiyet itibariyle. firstborn ilk .
10. ilk doğan. first base başarının başlangıcı. First Cause ilk neden, Cenabı Hak. first class birinci sınıfa ait .
11. birinci sınıftan, mükemmel, âIâ .
12. adi mektup cinsinden .
13. birinci mevki ile. first cost maliyet fiyatı. First Day pazar günü. firstday cover ilk gün satışa çıkarılan yeni pulla pullanmış zarf. first floor zemin kat .
14. (ing) birinci kat. first form (bak.) form. first fruits ilk sonuç, ilk hasılât. firsthand doğrudan doğruya, vasıtasız olarak, aracı olmadan .
15. dolaysız. first lady cumhurbaşkanının karısı. first lieutenant (ask.) üsteğmen. first mate (den) kaptan yardımcısı. first mortgage ipotek, birinci derecede ipotek. first name isim, ad. first night gala temsili, açılış gecesi. first offender ilk def .
Found leading in native language English
Turkish Translations
1. yol gösterme, rehberlik .
2. ima .
3. önde olan, yol gösteren, rehber olan. leading article (İng.) başmakale. leading lady piyeste başrolü oynayan kadın. leading man başrolü oynayan erkek. leading question belirli bir cevabı gerektiren soru. .
4. kurşun ile kaplama veya bölme .
5. kurşun çerçeve (pencere için) .
6. (matb.) satır aralarının anterlini. .
Found fine in native language English
Turkish Translations
1. (müz.) son. .
2. güzel, ince, zarif .
3. (saf, katkısız, katışıksız, halis .
4. hassas, ince ruhlu, duygulu .
5. ala, mükemmel, üstün: berrak, açık .
6. (k.dili.) güzel, hoş, iyi .
7. toz haline getirmek .
8. güzelleşmek. fine arts güzel sanatlar. finedraw (terz.) kumaşın iki kenarını görünmez surette birbirine dikmek .
9. inceltmek (tel) finedrawn inceltilmiş (tel), bütün ayrıntılarıyla düşünülmüş. in fine feather (k.dili.) havasında. finegrained (bot.) ince damarlı (ağaç) .
10. (foto.) ince tanecikli. fine-spoken kibar bir şekilde konuşan. finespun ince eğrilmis .
11. aşırı derecede ince. fine-toothed comb ince dişli tarak. go over the matter with a fine-toothed comb meseleyi inceden inceye gözden geçirmek, ince eleyip sık dokumak. a fine distinction ince fark. afine lady hanımefendi. fine gold saf altın. My fine .
12. karışımdaki saf altın oranı. .
13. para cezası .
14. para cezasına çarptırmak. finable para ile cezalandırılabilir, para cezası verilebilir. .
Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa |
Üye Girişi