Search results on translations for keyword pusu - Found 7 words

Suggestions ..

Did you mean pak papaz pas pasaj paso pazı pek peki pes peso peyzaj pik

Found wait in native language English

Turkish Translations

1. beklemek .

2. hazır olmak .

3. bekletilmek, durmak .

4. (k. dili) ertelemek, bekletmek. wait for beklemek. wait on hizmetçilik yapmak, servis yapmak .

5. ziyaretine gitmek .

6. bağlı olmak .

7. (leh.) beklemek. wait on one hand and foot birinin etrafmda dört dönmek. wait at table servis yapmak. wait up for one birini beklemek için yatmamak. wait tables garsonluk yapmak. Wait a minute! Bir dakika! in waiting refakat eden, nedimelik yapan. k .

8. bekleme, bekleme süresi .

9. gecikme .

10. ara .

11. pusu .

12. (İng.) Noel'de sokaklarda çalıp söyleyen müzisyen grubu üyesi. lie in wait pusuya yatmak. .


Found ambuscade in native language English

Turkish Translations

1. pusu, tuzak. .


Found ambush in native language English

Turkish Translations

1. pusu, tuzak .

2. tuzak kurmak, pusuya düşürmek. Iay an ambush pusu kurmak. Iie in ambush pusuya yatmak. .


Found lurcher in native language English

Turkish Translations

1. pusu kuran kimse .

2. adi hırsız, dolandırıcı, aldatıcı kimse . .


Found blind in native language English

Turkish Translations

1. kör, âmâ .

2. anlayışsız, anlamamakta direnen .

3. şuursuz, gözü kararmış .

4. duygusuz .

5. anlaşılması güç .

6. gizli, gözden uzak .

7. çıkmaz .

8. körü körüne olan .

9. (k.dili.) sarhoş .

10. kör etmek körleştirmek .

11. gözünü almak, kamaştırmak .

12. perde, stor, güneşlik .

13. pusu, avcıların av bekledikleri yer. blind alley çIkmaz sokak .

14. neticesi ümitsiz görunen iş. blind date (k.dili.) karşı cinsten evvelce tanışmadığı bir kimse ile gezmeye gitme. blind side görmeyen gözün olduğu taraf (tek gözlülerde) .

15. basiretsizlik, zaaf. blind spot (anat.) retinada optik sinirin girdiği nokta, kör nokta. blind stitch kumaşın bir veya iki tarafından görünmeyen dikiş. blindworm yılana benzeyen bacaksız bir cins kertenkele, (zool.) Anguis fragilis. the blind körle .


Found lurk in native language English

Turkish Translations

1. hırsız gibi gizlenmek, pusuya yatmak .

2. gizli olmak .

3. gizli gizli dolaşmak. on the lurk pusuda lurkingplace pusu yeri .

4. hırslızın gizlendiği yer. .


Found lay in native language English

Turkish Translations

1. duruş, yatış, mevki .

2. kazanç üstünden hisse .

3. (argo.) yol, meslek .

4. bir halatın bükümü veya büküm tarzı. lay days (den.) yükleme ve boşaltma süresi. lay of the land etrafın hal ve şekli .

5. durum, vaziyet. .

6. şiir, şarkı gazel .

7. nağme, ezgi. .

8. (laid) yatırmak, sermek .

9. yatıştırmak .

10. teskin etmek .

11. koymak .

12. vaz'etmek .

13. yumurtlamak .

14. üstüne koymak, koymak (vergi), yüklemek: isnat etmek, hamletmek .

15. yerine koymak, dizmek .

16. yaymak .

17. belirli bir vaziyete koymak .

18. önüne koymak, takdim etmek .

19. kurmak (sofra) .

20. (den.) (herhangi bir yöne) gitmek. lay about one sağına soluna vurmak, saldırmak. lay aside bir yana koymak .

21. terketmek, vaz geçmek .

22. biriktirmek. lay at one, door hamletmek, isnat etmek. lay away bir yana koymak .

23. ayırmak, saklamak. lay bare açmak, açıkça ortaya koymak. lay by yığmak, bir tarafa koymak, biriktirmek. lay down ilerisi için saklamak .

24. feda etmek .

25. vaz geçmek, feragat etmek .

26. emretmek .

27. bahis tutmak, bahse girmek. lay down one' arms silâhlarını bırakmak, teslim olmak. lay for plan tertip etmek, tuzak kurmak, gizlice yolunu beklemek, pusu kurmak. lay great store on çok kıymet vermek. lay hands on tutmak, yakalamak .

28. hücum edip zor kullanmak. lay hold of ele geçirmek .

29. yakasına yapışmak. lay in çokça tedarik etmek, ambara yığmak, biriktirmek. lay into (argo.) dövmek, dayak atmak .

30. azarlamak. lay it on mübalâğalı hareket etmek, kompliman yapmak, veriştirmek. lay low yatağa düşürmek .

31. ABD, (argo.) gizlenmek. lay off işten çıkarmak .

32. (den.) kıyıdan veya başka gemiden uzaklaşmak .

33. açılmak .

34. (argo.) alay etmekten vazgeçmek. lay on üzerine atılmak, yüklenmek, saldırmak .

35. üstüne sürmek .

36. kaplamak. lay on the table teşhir etmek, reye koymamak. lay oneself out birçok tedariklerde bulunmak. lay open açmak, izah etmek .

37. kesip içini açmak. lay out sermek .

38. teşhir etmek, sergilemek .

39. ölüyü gömülmeye hazırlamak .

40. sarfetmek, harcamak .

41. planını tertip etmek .

42. plana göre tanzim etmek .

43. tasarlamak, niyet etmek. lay over sonraya bırakmak .

44. kaplamak. lay siege to kuşatmak, muhasara etmek. lay to atfetmek yüklemek .

45. (den.) gemiyi faça edip durdurmak. lay to rest gömmek .

46. örtbas etmek. lay up biriktirmek, toplamak, saklamak. lay waste tahrip etmek, yakıp yıkmak. .

47. belirli meslekten olmayan, işin ehli olmayan .

48. layik .

49. papazdan başka bütün halktan olan veya halka ait. lay reader (kil.) papaz olmayıp ayinlerde bazı parçaları okuma yetkisi olan adam. .


Uzerine.com Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa | Üye Girişi