Search results on translations for keyword reis - Found 12 words

Suggestions ..

Did you mean rakı reis reji rıza rica risk roka rokoko ruhsuz ruj rus rusça

Found head in native language English

Turkish Translations

1. (çoğ.) heads) baş, kafa .

2. kelle .

3. reis, şef .

4. baş yer, baş taraf, ön taraf .

5. ekin başı, başak .

6. madde, fıkra .

7. kaynak, su başı, menba, pınar başı .

8. zirve, şahika, doruk .

9. akıl .

10. manşet .

11. konu .

12. madeni paranın resimli yüzü (tura) .

13. göbek .

14. bira köpüğü .

15. birikmiş basınç .

16. enerji sağlanan suyun düşme yüksekliği .

17. (coğr.) burun .

18. (den.) seren yakası .

19. (den.), yüznumara .

20. (den.), pruva .

21. (A.B.D.),, (argo) esrar düşkünü .

22. (çoğ.) head) baş: fifty head of cattle elli baş sığır. head and shoulders above çok daha iyi. Heads (I.) win, tails you lose Ne olursa olsun ben kazanacağım, sen kaybedeceksin. head money adam başına verilen vergi .

23. bir düşmanın kellesinin getirilmesi karşılığında verilen para. head of steam buhar basıncı .

24. (k.dili.) şevk, gayret, hırs. Heads or tails? Yazı mı tura mı? head over heels tepetaklak perende atma .

25. adamakıllı. head over heels in love sırılsıklam âşık. head shop hipilere tütsü ve renkli afişler gibi eşya satan dükkân. head tone (müz.) kafasesi. Heads up! (A.B.D.), (k.dili.) Dikkat! Yukarıya dikkat! head wind (den.) pruva rüzgârı. a crowned head .

26. kraliçe. bring to head karar noktasına getirmek, meydana çıkarmak, buhrana sebep olmak. from head to foot baştan başa, baştan ayağa, tepeden tırnağa kadar. give a horse his head dizginleri boşaltmak. go to one's head başını döndürmek, aklını başında .

27. burnu büyümek. hang veya hide one's head utanmak, başını önüne eğmek. (I.) can't make head or tail of it Hiç bir şey anlayamıyorum. It cost him his head Hayatına (mal.) oldu. keep one's head soğukkanlılığını muhafaza etmek, kendine hâkim olmak. keep .

28. borca girmemek, ayağını yorganına göre uzatmak .Iose one's head kendinden geçmek, aklı başından gitmek, şaşırmak .

29. boynu vurulmak. make head against güçlükler karşısında ilerlemek. off one's head, out of one's head (k.dili.) deli, çıldırmış zıvanadan çıkmış, kaçık. over one's head anlaması zor .

30. yapabileceğinin üstünde .

31. daha yüksek bir makama (baş vurma) put their heads together baş başa verip düşünmek. put something out of one's head unutmak veya unutturmak. rocks veya holes in the head (argo) delilik, çatlaklık. take it into one's head aklına koymak, tasarlamak. .

32. baş, başta olan .

33. başa ait. head sea (den.), baş denizleri, önden gelen dalgalar. .

34. başta olmak, birinci olmak, önde gelmek .

35. lider (başkan, reis, önder, şef) olmak .

36. (den.), dümen kırmak, yönelmek, yöneltmek .

37. baş koymak, baş yapmak .

38. başını kesmek, buda- (mak.) (ağaç) .

39. baş olmak, başına geçmek .

40. başa koymak, başına geçirmek .

41. olgunlaşmak, yetişmek (tahıl) .

42. üstünlük sağlamak, geçmek .

43. (den.), başı çevrili olmak, başı bir tarafa doğru olmak .

44. baş bağlamak, baş vermek (lahana, turp) head for (bir hedefe) doğru gitmek, yönelmek. head off yolunu kesmek. head up (k.dili.) başkanlık etmek. .


Found president in native language English

Turkish Translations

1. başkan .

2. baş, reis .

3. şef, amir. .


Found chairman in native language English

Turkish Translations

1. (çoğ.)-men) başkan, reis .

2. tekerlekli iskemle sürücüsü chairmanship başkanlık. .


Found chief in native language English

Turkish Translations

1. şef, amir, reis .

2. (argo) patron .

3. (hane.) armanın en üst kısmı .

4. en yüksek rütbede olan .

5. belli başlı, ana .

6. başta olan. in chief baş, en yüksek mevki. chief justice başyargıç. chiefly başlıca, en çok. .


Found prefect in native language English

Turkish Translations

1. eski Roma'da vali, yüksek rütbede memur .

2. baş memur, reis .

3. Paris polis şefi .

4. özel okullarda bazı sorumlulukları olan öğrenci. .


Found captain in native language English

Turkish Translations

1. kaptan, reis, suvari .

2. şef, lider .

3. deniz albayı, yüzbaşı, bahriye albayı .

4. kaptanlık etmek, kumanda etmek. captaincy kaptanlık. captainship kaptanlık .

5. liderlik. .


Found leader in native language English

Turkish Translations

1. rehber, kılavuz .

2. önder, lider, baş, reis .

3. bando veya koro şefi .

4. orkestrada birinci keman, solo kemancı .

5. en öne koşulmuş at .

6. (İng.) gazetede başmakale .

7. (çoğ.), (matb.) gözü belirli bir yere çekmek için konulan bir sıra nokta. leadership öncülük, önderlik, liderlik. .


Found sagamore in native language English

Turkish Translations

1. bazı kızılderili kabilelerinde reis. .


Found foreman in native language English

Turkish Translations

1. ustabaşı, baş kalfa .

2. reis, başkan, özellikle jüri başkanı. .


Found sachem in native language English

Turkish Translations

1. bazı Amerika kızılderili kabilelerinde reis .

2. parti şefi. .


Found reis in native language Turkish

English Translations

1. head. chief. chairman. .

2. chief. chieftain. head. president. principle. .

3. The word is used as a Portuguese designation of money of account, one hundred reis being about equal in value to eleven cents. .

4. A common title in the East for a person in authority, especially the captain of a ship. .

5. A small Spanish silver coin; also, a denomination of money of account, formerly the unit of the Spanish monetary system. .

6. Royal; regal; kingly. .

7. Actually being or existing; not fictitious or imaginary; as, a description of real life. .

8. True; genuine; not artificial, counterfeit, or factitious; often opposed to ostensible; as, the real reason; real Madeira wine; real ginger. .

9. Relating to things, not to persons. .

10. Having an assignable arithmetical or numerical value or meaning; not imaginary. .

11. Pertaining to things fixed, permanent, or immovable, as to lands and tenements; as, real property, in distinction from personal or movable property. .

12. A realist. an old small silver Spanish coin possible to be treated as fact; "tangible evidence"; "his brief time as Prime Minister brought few real benefits to the poor" not synthetic or spurious; of real or natural origin; "real mink"; "true gold" b .


Found emir in native language English

Turkish Translations

1. reis, emir emirate (emir'it) bir emrin hüküm sürdüğü memleket, emirlik. .


Uzerine.com Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa | Üye Girişi