Search results on translations for keyword sahipsiz - Found 10 words

Found vacant in native language English

Turkish Translations

1. boş, münhal, açık .

2. işsiz .

3. bön bakışlı .

4. (huk.) terkedilmiş, sahipsiz .

5. vârissiz. vacant lot (A.B.D.) şehirde boş arsa. vacantly ifadesizce, boş boş. .


Found derelict in native language English

Turkish Translations

1. terkedilmiş, metruk, sahipsiz .

2. kayıtsız, ilgisiz, ihmalkâr .

3. (huk.) sahipsiz mal, emvali metruke .

4. toplumca terkedilmiş kimse .

5. (den.) tayfası tarafından terkedilmiş harap gemi. .


Found treasuretrove in native language English

Turkish Translations

1. meydana çıkarılan sahipsiz define. .


Found maverick in native language English

Turkish Translations

1. (A.B.D.) damgalanmamış ve sahipsiz dana, başıboş buzağı .

2. (A.B.D.), (k. dili) toplum kurallarına uymayan kimse .

3. parti disiplinine uymayan politikacı. .


Found estray in native language English

Turkish Translations

1. (huk.) başıboş kalmış evcil ayvan, sahipsiz hayvan. .


Found pound in native language English

Turkish Translations

1. ağır darbe, vuruş, hamle .

2. vurulan yer, darbe izi .

3. vurmak, dövmek ezmek .

4. yumruklamak .

5. havanda dövmek .

6. dalgaya çarpmak (gemi) .

7. hızla çarpmak veya atmak (yürek) .

8. ağır adımlarla yürü- mek .

9. güçlükle yürümek. .

10. libre, değişik zamanlarda ayrı yerlerde değişebilen ağırlık ölçüsü, 454 gram .

11. ingiliz lirası .

12. Türkiye ve Mısır gibi birkaç memleketin lirası. avoirdupois pound (16 ounces) 454 gram. apothe caries' pound, troy pound (12 ounces) 373 gram. .

13. başıboş veya sahipsiz hayvanların muhafaza edildiği belediyeye ait yer .

14. hayvanların muhafaza edildiği veya tuzağa düşürüldüğü yer .

15. ağıla kapamak .

16. tuzağa düşürmek. .


Found poundage in native language English

Turkish Translations

1. sahipsiz hayvanların belediyece korunduğu yerden çıkarılma ücreti. .

2. sterlin başına alınan komisyon. .


Found forlorn in native language English

Turkish Translations

1. ümitsiz, meyus .

2. terkedilmiş, metruk, sahipsiz, kimsesiz, ıssız. forlorn hope boş ümit .

3. ümitsiz bir teşebbüs .

4. fedailer takımı. forlornly ümitsizce. .


Found no in native language English

Turkish Translations

1. (çoğ.) nos.) (kıs.) number. .

2. (çoğ.) noes) (noz) hayır, yok, değil .

3. hiç, hiç bir .

4. yok cevabı, hayır kelimesi .

5. olumsuz oy veya karar .

6. olumsuz oy, olumsuz oy veren kimse. no better than dan daha iyi olmayan. No dice. (argo) Olmaz. Olmayacak. no end of talk sonu gelmez laf. no man's land iki cephe arasında sahipsiz arazi parçası .

7. çok tehlikeli bölge. No sooner said than done. Söz ağızdan çıkar çıkmaz yapılır. no whit hiç, katiyen. no wonder hiç garip değil, pek tabii. by no means hiç, katiyen. He no longer comes here Artık buraya gelmiyor. (I.) want no more of it. Bu kadarı .


Found go in native language English

Turkish Translations

1. (went, gone) gitmek, hareket etmek, ilerlemek .

2. ayrılmak .

3. yarışa başlamak .

4. hareket halinde olmak, işlemek, çalışmak, iş görmek .

5. ses çıkarmak .

6. elden gitmek, kaybolmak .

7. yıkılmak .

8. yeri olmak .

9. devrolunmak .

10. tahsis edilmek .

11. yayılmak, geçmek .

12. olmak .

13. devam etmek .

14. sonuçlanmak .

15. uymak .

16. ölmek .

17. iptal edilmek, kaldırılmak .

18. yardım etmek .

19. satılmak .

20. dayanmak .

21. yapmak üzere olmak .

22. denmek, söylenmek .

23. vasıl olmak, ulaşmak .

24. uzanmak, erişmek .

25. (k.dili) bahse girmek .

26. (k.dili) işemek. go a long way çok iş görmek, çok dayanmak .

27. yüksek mevkiye ulaşmak. go about (den.) tiramola etmek. go about a task bir işi ele almak, bir işe başlamak. go abroad dış memleketlere gitmek. go after (yakalamak veya almak için sıra ile) peşinden gitmek. go against karşı gelmek, karşı olmak .

28. aykırı olmak .

29. aleyhinde sonuçlanmak. go ahead devam etmek .

30. ileri gitmek, başlamak. the goahead izin, müsaade, başlama işareti. go all the way tamamıyle anlaşmak .

31. cinsi münasebette bulunmak. go along devam etmek. Go along ! Haydi, git ! (I.)'ll go along now. Gidiyorum artık. go along with ile beraber bulunmak .

32. uymak .

33. razı olmak, kabul etmek. go around herkese yetmek .

34. gezinmek .

35. sarmak, çevirmek. goasyouplease keyfi, serbest, istenilen kıyafetle gidilen. go at saldırmak .

36. üzerinde çalışmak. go back dönmek. go back on vefasızlık göstermek, terketmek .

37. (sözünden) vazgeçmek, caymak. go bad bozulmak, çürümek. go bail for -e kefil olmak. go begging sahipsiz olmak, istenilmemek, çok ucuza satışa çıkmak. go behind aslını arastırmak. go be yond aşmak, öteye geçmek. go by geçmek, yanından geçmek .

38. -e göre davranmak .

39. ismi ile tanınmak. go by the board metruk kalmak .

40. kaçırılmak (fırsat) go down inmek, sönmek .

41. batmak (güneş, gemi) .

42. yutulmak .

43. azalmak, düşmek .

44. yenilmek .

45. (tarihe) geçmek .

46. makbule geçmek .

47. (İng.) üniversiteden ayrılmak .

48. (briç.) düşmek. go down the drain (k.dili) boşuna sarfedilmek (para), kaçırılmak (flrsat) .

49. atılmak. go far çok iş görmek .

50. çok etkili olmak .

51. yüksek mevkiye ulaşmak. go for -e geçmek, sayılmak .

52. peşinde olmak, peşine düşmek, aramak .

53. almaya gitmek .

54. (k.dili) sal- dırmak .

55. (k.dili) çok beğenmek. go for a song çok ucuza satılmak. go great guns büyük bir başarı göstermek. go hang kahrolmak .

56. unutulmak. go halves (k.dili) paylaşmak. go hard with güç duruma düşürmek. go hungry aç kalmak. go in and out girip çıkmak. go in debt borçlanmak. go in for katılmak, meraklısı olmak. go into giymeye başlamak .

57. meslek olarak seçmek .

58. iyice araştırmak .

59. bö- lünmek. Two will go into six. Altı ikiye bölünür. Three into two won't go. İki üçe bölünmez. go in with ile girişmek, ile ortak olmak. go into effect yürürlüğe girmek. go it (uygunsuzca, usulsüzce, çılgınca) davran (mak.) .

60. meşgul olmak .

61. idare etmek .

62. atılmak. go mad çıldırmak, delirmek. go native yerli gibi olmak, yerlilere benzemek. go off patlamak, ateş almak .

63. gitmek .

64. sönmek, kesilmek .

65. uyumak .

66. çıkmak (sahneden) The party went off well. Ziyafet başarılı idi. go on devam etmek, ileri gitmek .

67. hareket etmek .

68. sahneye çıkmak. Go on ! Devam et! Yapma ! İnanmıyorum. go on strike grev yapmak. go on the road turneye çıkmak (tiyatro toplu- luğu) go on the stage tiyatro hayatına atılmak. go one better (başkasından) daha ileri gitmek. go out çıkmak, evden ayrılm .

69. sönmek .

70. geçmek (moda) .

71. grev yapmak .

72. oyundan çıkmak. go over geçmek, öbür tarafa geçmek .

73. tekrarlamak .

74. incelemek, tetkik etmek, prova etmek .

75. (k.dili) başarmak. go places hayatta ilerlemek. go round (bak.) go around. go shares with ile paylaşmak. go steady devamlı olarak tek bir kişi ile flört etmek. go the whole hog istediğini elde etmek için her şeyi göze almak .

76. çekinmeden girişmek. go through yoklamak, gözden geçirmek .

77. geçirmek (hastalık, tecrübe) .

78. üstünden girip altından çıkmak, sarfedip bitirmek .

79. geçmek .

80. durmadan gitmek (tren) .

81. kabul edilmek (tasan) go through fire and water büyük imtihandan geçmek, çok ıstırap çekmek. go through with yürütmek, sonuca bağlamak, bitirmek. Go to! (eski) Haydi! go to bed yatmak .

82. (matb.) baskıya gitmek .

83. cinsel ilişkide bulunmak. go to great expense çok masrafa girmek. go to hell cehenneme gitmek .

84. mahvolmak. Go to hell! Allah kahretsin ! Cehennem ol ! go to ground deliğine kaçmak (av) go to one' head başını döndürmek .

85. kafasını tutmak. go to pieces parçalanmak .

86. manen ve maddeten düşmek .

87. sıhhati bozulmak .

88. ayılıp bayılmak. go to press basılmak (gazete, kitap) go to sea denizci olmak .

89. denize çıkmak. go to the country (İng.) kendi seçim bölgesinin oyuna başvurmak. go to the dogs berbat olmak, düşmek, mahvolmak. go to the wall altta kalmak, iflas etmek. go to town şehre inmek .

90. büyük bir enerjiyle hareket etmek. go together dü- zenlenmek, yerine oturtulmak, uymak takıl- (mak.) .

91. iyi gitmek .

92. beraber gitmek. go too far fazla ileri gitmek, haddini aşmak. go under batmak .

93. if lâs etmek. go under the name of adıyla tanınmak. go underground gizli teş- kilât kurmak, faaliyetine gizli olarak devam etmek. go up çıkmak, yükselmek, fırlamak .

94. (tiyatro) sahnenin arka tarafma gitmek .

95. (İng.) üniversiteye girmek .

96. (k.dili) mahvolmak, bat- (mak.) go up in flames tutuşup yanmak. go with beraber gitmek, uygun olmak, yaraşmak .

97. (k.dili) ile flört etmek. go with the tide zamana uymak. go without -siz olmak, mahrum olmak. go without saying söz götürmemek, söylemeye lüzum olmamak, ortada olmak, aşikâr olmak. a going concern başarılı bir iş. a good rule to go by uygulanmaya de .

98. gitme, gidiş .

99. (k.dili.) gayret, kuvvet, enerji .

100. teşebbüs, hamle, sefer .

101. başarı .

102. (k.dili.) anlaşma. All systems are go. Herşey tamam. Başlayabiliriz. Devam edebiliriz. He made a go of it. İşini başardı. It' no go, Olacak iş değil. gonogo gage standart dışı olanlan reddeden mekanizma. on the go hareket halinde, faal. .

103. Japonya'da oynanan bir çeşit (satranç) .


Uzerine.com Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa | Üye Girişi