Search results on translations for keyword sakin - Found 15 words
Found inmate in native language English
Turkish Translations
1. hapishane veya akıl hastanesinde bulunan kimse .
2. sakin .
3. başkası ile aynı evde oturan kimse .
4. birlikte oturan kimse. .
Found impassive in native language English
Turkish Translations
1. hissiz, duygusuz .
2. etkilenmez, müteessir olmaz, vurdumduymaz .
3. sakin .
4. cansız, ruhsuz, heyecanse .
5. ağrıduymaz. impassively heyecan duymayarak .
6. heyecan göstermeyerek. impassive - ness, impassiv'ity vurdumduymazlık. .
Found clear in native language English
Turkish Translations
1. temizlemek .
2. kurtarmak .
3. aydınllğa kavuşturmak .
4. engeli aşmak .
5. hesabını temizlemek .
6. borcunu ödemek .
7. temize çıkarmak .
8. gümrükten çekmek .
9. tahliye etmek .
10. net kar etmek .
11. tahsil etmek (çek vb) .
12. temizlenmek .
13. takas odalannda çek vb'ni değiştirmek .
14. limana giriş veya çıkış izni almak. clear away kaldırıp götürmek .
15. kaybolmak. clear for action harbe hazır etmek, işe koyulmaya hazır etmek. clear off kaldırıp temizlemek. clear out çekilip gitmek .
16. defolmak .
17. boşaltıp temizlemek. clear the air işleri düzeltmek .
18. gerginliği gidermek. clear the decks diğer işleri bir tarafa itip belirli bir işe koyulmak. clear the way yol açmak. clear up halletmek .
19. aydınlatmak .
20. açılmak (hava) .
21. iyileşmek (hastalık) .
22. açık, aydınlık vazıh .
23. parlak, berrak .
24. şeffaf, saydam .
25. net .
26. kati, kesin .
27. masum, temiz .
28. sakin .
29. açık (arazi vb) .
30. hudutsuz .
31. takıntısız. clear conscience vicdan rahatllğı. clear-cut keskin .
32. açık ve seçik. clear evidence açık ve kesin ispatlayıcı delil. .
33. açıkça, açık olarak .
34. tamamen, bütünüyle. .
Found quiet in native language English
Turkish Translations
1. sessiz, sakin .
2. hareketsiz, rahat, asude .
3. nazik, yumuşak huylu, tatil, uslu .
4. gösterişsiz, yumuşak. quietly yavaşça, sessizce, hareketsizce. quietness sessizlik, sükut, telaşsızlık, sükunet, rahat, asayiş. .
5. susturmak .
6. kandırmak, yatıştırmak. quiet down susmak, yatışmak, sakinleşmek. .
7. rahat, huzur, asayiş, sessizlik, sükut, hareketsizlik. .
Found lodgment in native language English
Turkish Translations
1. ikamet etme, yerleşme .
2. sakin olma .
3. düşman istihkâmlannı zaptedip içine yerleşme .
4. (huk.) emaneten teslim etme, para yatırma, tevdi. .
Found silent in native language English
Turkish Translations
1. sessiz, sakin .
2. suskun .
3. söylenmeyen. silent letter okunmayan harf. silent partner işlerin yürütülmesine karışmayan ortak. silent system mahpusların birbiri ile konuşmalarını yasak eden sistem. silently sessizce. silentness sessizlik. .
Found smooth in native language English
Turkish Translations
1. düzeltmek, düzleştirmek .
2. kolaylaştırmak .
3. tatlılaştırmak (ses) .
4. yatıştırmak, teskin etmek .
5. tesviye etmek, düzlemek .
6. kolaylaşmak .
7. düzeltme, düzleştirme .
8. düz şey veya yer. smooth away kurtulmak (üzüntüden) smooth down yatıştırmak. smooth one' ruffled feathers sinirini yatıştırmak. smooth over yumuşatmak, olduğundan daha iyi göstermek. .
9. düz, pürtüksüz, müstevi, pürüzsüz, düzgün .
10. perdahlı .
11. engelsiz .
12. kolay .
13. hoş, yumuşak, mülâyim .
14. sakin, telâşsız .
15. akıcı, kaygan .
16. yağcılık eden .
17. tüysüz, kılsız .
18. tatlı, sert olmayan (içki) .
19. sürtünmeyen .
20. aşınmış. smooth breathing eski Yunancada başında bir sesli harf olan kelimenin telaffuzuna "h" harfi ile başlanmaması. smoothly pürüzsüzce. smoothness pürüzsüzlük, düzlük. .
Found soft in native language English
Turkish Translations
1. yumuşak .
2. mülâyim, tatlı, nazik, uysal, latif .
3. sakin, asude .
4. yufka yürekli .
5. zayıf, ince, narin, dayanıksız .
6. hafif .
7. (ask.) korumasız .
8. (kim.) bakterilerle ayrışabilen .
9. (İng.), (leh.) nemli, ılık (hava) .
10. yumuşak şey .
11. yumuşaklık .
12. (k. dili) ahmak kimse .
13. yavaşça. soft art süreksiz sanat. soft coal adi madenkömürü. soft drink alkolsüz içki, içecek. soft drug alışkanlık kazandırmayan ilâç. soft goods dokuma, mensucat. soft landing yumuşak iniş. soft palate (anat.) yumuşak damak. soft pedal piyanonun .
14. (k. dili) yağcılık, dalkavukluk. soft water tatlı su, içinde maden tuzu bulunmayan su. softish yumuşakça. softly yavaş yavaş .
15. tatlılıkla. softness yumuşaklık. softy aşırı duygusal kimse .
16. hanım evlâdı. .
Found static , statical in native language English
Turkish Translations
1. statik, duran cisimlere ait .
2. sakin, dengeli .
3. (fels.) dural .
4. pasif elemanlara ait .
5. (ikt.) varidattan ayrı sermaye ile ilgili olan meselelere ait .
6. (elek.) sürtünmeden hâsıl olan elektriğe ait, statik .
7. (radyo) parazit .
8. kdili. istenilmeyen itiraz . statically durarak, kımıldanmayarak .
9. durağan cisimlerle ilgili olarak. .
Found canny in native language English
Turkish Translations
1. dikkatli, uyanık .
2. tedbirli ihtiyatlı .
3. açıkgöz .
4. zeki anlayışlı .
5. hünerli, becerikli .
6. tutumlu, idareli .
7. sessiz, sakin .
8. kuytu, rahat .
9. cazip, çekici, zarif, hoş. .
Found stilly in native language English
Turkish Translations
1. sessiz, sakin .
2. telaş etmeden, ses çıkarmadan. .
Found arcadia in native language English
Turkish Translations
1. eski Yunanistan da sade ve mesut bir ırkın oturduğu rivayet edilen dağlık bir ülke .
2. cennet hayatı yaşatan kırlar. Arcadian bu ülkeye ait .
3. sakin, asude .
4. sade, basit .
5. pastoral. .
Found easy (1) in native language English
Turkish Translations
1. kolay, rahat .
2. asude, sakin .
3. yumuşak, uysal .
4. hafif, yavaş, ağır .easy chair koltuk. easy mark (k.dili) kolayca aldatılabilen kimse.easy money kolay kazanılıp kolay sarf olunan para.easy of access kolay görüşülebilir, yanına yaklaşılabilir. in easy circumstances, on easy street hali vakti yerin .
Found jog in native language English
Turkish Translations
1. (-ged,- ging) itmek, sarsmak, dürtmek .
2. yavaş ve sakin gezinmek .
3. bir tempoda ilerlemek .
4. dürtme .
5. at gibi yürüyerek gitme .
6. (A.B.D.) duvar veya yolda girinti veya çıkıntı .
7. keskin viraj. jog the memory bir olayı veya fikri hatırlatmak için ipucu vererek birinin zihnini canlandırmak. jog-trot harekette ağırlık, adi tırıs yürüyüş .
8. ya- vaş koşmak. jogging ağır ağır ilerleme, idman için yavaş koşma .
9. daha yoğun idman yapmaya başlamadan önce vücudu ısıtmak için yavaş yavaş koşma. .
Found location in native language English
Turkish Translations
1. yer, mahal, mekân, mevki .
2. iskân, sakin olma .
3. (huk.) kiraya verme. on location stüdyo dışında yapılan filim veya televizyon çalışması. .
Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa |
Üye Girişi