Search results on translations for keyword tencere - Found 8 words
Suggestions ..
Did you mean tanker tencere tanager tangier tanker tensor thinker tinker tonsure twin-screw
Found kettle in native language English
Turkish Translations
1. tencere .
2. çaydanlık .
3. kazan .
4. güğüm .
5. kayada veya buzulda kazan biçimindeki oyuk. That' a fine kettle of fish Ayvayı yedik iş iyice karıştı. .
Found saucepan in native language English
Turkish Translations
1. uzun saplı tencere. .
Found trammel in native language English
Turkish Translations
1. (-ed, -ing veya -led, -ling) (gen.) (çoğ.) mânia, engel .
2. balık tutmak için ağ .
3. ata rahvan yürümesini öğretmek için kullanılan bukağı .
4. ocakta tencere askısı .
5. (mak.) kollu pergel, elipsograf .
6. engel olmak .
7. tuzağa düşürmek. .
Found bainmarie in native language English
Turkish Translations
1. (fr.) (çoğ.)bainsmaire) benmari, iki katlı tencere. .
Found crock in native language English
Turkish Translations
1. çanak, çömlek, toprak tencere, kap .
2. (ing) yaşlı veya sakat at .
3. (argo) âciz veya beceriksiz kimse. .
Found casserole in native language English
Turkish Translations
1. kapaklı toprak veya cam tencere, güveç .
2. böyle bir tencerede pişirilen yemek .
3. kimya laboratuvarlarında kullanlıan saplı küçük kap. .
Found fire in native language English
Turkish Translations
1. ateş, alev .
2. kıvılcım .
3. yangın .
4. cehennem, cehennem azabı .
5. hararet, ısı, sıcaklık .
6. hırs. fire alarm yangın zili, alarm. firearms ateşli silahlar. fireball akanyıldız .
7. top şeklindeki şimşek .
8. atom bombası patladığında hasıl olan ateş topu .
9. (A.B.D), (k.dili.) enerjik kimse. fireboat yangın söndürme gemisi. firebrand alevli odun parçası, meşale, öksü .
10. fesatçı, kundakçı, tahrikçi. firebreak ,(A.B.D)orman yangınının yayılmasını önlemek için ağaçları kesilen bölge. fire brick ateş tugğası. fire brigade itfaiye teşkilatı. fire bucket yangın söndürmeye mahsus su kovası. fire bug (A.B.D), (k.dili.) ka .
11. kavgacı kimse. fire engine itfaiye arabası .
12. yangın tulumbası. fire escape yangın merdiveni. fire extinguisher yangın söndürme aleti. firefighter itfaiyeci. firefly ateşböceği. fire hazard yangın tehlikesi çok olan yer. fire hydrant yangın söndürme musluğu. fire insurance yangın sigortası. f .
13. ateşçi. visiting fireman (A.B.D), (k.dili.) ağırlanacak misafir. fire marshall yangın tehlikesine karşı binaları kontrol eden görevli. fireplace şömine, ocak. fireplug yangın musluğu. fire power (ask.) ateş kudreti. fireproof yanmaz, ateş geçmez. .
14. ateş siperi. fire ship yakılarak düşman gemileri arasına salıverilen gemi. fireside ocak başı: ev, yurt. firethorn ateş dikeni. fire tongs iri ateş maşası. fire tower yangın kulesi. firetrap yangın tehlikesi karşısında kolay kaçılamayan bina. fi .
15. geri kalmak. heap coals of fire on one's head iyilik ederek karşısındakini utandırmak. Iay a fire odunları çatıp ateş için hazırlamak. miss fire ateş almamak (silâh, bomba) .
16. başaramamak, isabet kaydedememek. on fire yanmakta .
17. coşmuş. open fire atışa başlamak. play with fire ateşle oynamak, tehlikeli bir işe girişmek. set fire to ateşe vermek, tutuşturmak. set on fire yakmak .
18. alevlendirmek, tahrik etmek, kışkırtmak, gayret vermek. set the world on fire üstün derecede başarı kazanmak. strike fire kıvılcım saçmak .
19. tepki yaratmak. St. Elmo' fire gemici nuru. under fire ateş altında. fireless ateşsiz. fireless cooker sıcaklığı muhafaza eden tencere. .
20. tutuşturmak, ateşe vermek, alevlendirmek .
21. yakmak, pişirmek .
22. canlandırmak, harekete geçirmek, gayrete getirmek, tahrik etmek .
23. teşvik etmek .
24. patlatmak, ateş etmek .
25. atmak, püskürtmek .
26. tutuşmak .
27. silahla ateş etmek. fire a volley yaylım atesi açmak. Fire away! Haydi, başla! fire a broadside (den.) borda ateşi etmek, geminin bir tarafındaki bütün toplarla birden ateş açmak. fire off pişirmeyi tamamlamak (tuğla, çanak) .
28. (k.dili) hemen göndermek. fire up fayrap etmek .
29. birdenbire kızmak, parlamak. .
Found pressure in native language English
Turkish Translations
1. baskı, tazyik, basınç .
2. hücum .
3. basınç kuvveti. pressure cabin (hav.) tazyikli kabin. pressure cooker düdüklü tencere. pressure gauge basıölçer, manometre. pressure group hükümete tesir etmeye çalışan nüfuzlu grup .
4. kendi çıkan için meclise veya umuma baskı yapan grup. pressure point (tıb.) deride basınca karşı hassas olan nokta. atmospheric pressure hava basıncı. blood pressure tansiyon. bring pressure to bear zorla yaptırmaya çalışmak, sıkıştırmak. financial .
Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa |
Üye Girişi