Search results on translations for keyword uygulamak - Found 7 words
Found turn in native language English
Turkish Translations
1. dönüş devir, deveran .
2. sapış, yön değiştirme, yönelme, istikameti çevirme .
3. sapak, dönemeç .
4. viraj .
5. oyun sırası .
6. korkutma, ödünü koparma .
7. gezme, dolaşma .
8. gidip gelme .
9. muamele .
10. sıra, nöbet .
11. kabiliyet, yetenek, istidat .
12. biçim .
13. yön .
14. tarz, nevi .
15. (k. dili) sarsıntı, şok .
16. kısa piyes .
17. büklüm, kıvrım .
18. dönüm .
19. iş fırsatı .
20. (müz.) grupetto, grupçuk, kümecik, işleme. turn about, turn and turn about nöbetle, sıra ile. turn bench torna. turn of phrase üslup. turn of the screw bir amaç uğruna baskı kullanma. at every turn her defasında, istisnasız. by turns nöbetleşe. done .
21. döndürmek, çevirmek .
22. devrettirmek, altüst etmek .
23. torna tezgâhında biçim vermek .
24. tersyüz etmek .
25. burkmak .
26. biçimini değiştirmek, bozmak, tahvil etmek, değiştirmek .
27. kıvırmak .
28. körletmek .
29. uygulamak, faydalanmak .
30. etmek yapmak .
31. doğrultmak, tevcih etmek, yöneltmek .
32. havale etmek, teslim etmek, nakletmek .
33. ekşitmek .
34. tercüme etmek, başka dile çevirmek .
35. bulandırmak .
36. geri çevirmek .
37. dönmek, devretmek, deveran etmek .
38. yönelmek .
39. geçmek .
40. dönüşmek .
41. kesilmek, olmak .
42. bulanmak, sersemlemek .
43. geçmek doldurmak .
44. sapmak, eğilmek .
45. döneklik etmek .
46. bozulmak, ekşimek .
47. (den.) tiramola etmek. turn about öbür tarafa dönmek .
48. evirip çevirmek. turn a deaf ear to işitmezlikten gelmek, kulak asmamak. turn adrift başıboş bırakmak. turn against aleyhine dönmek, aleyhine döndürmek. turn a hair kılını kıpırdatmak, aldırış etmek. turn a hand işe koyulmak, girişmek. turn an hones .
49. saptırmak, vaz geçirmek. turn away başka tarafa yöneltmek .
50. kovmak .
51. dönüp gitmek, sapmak .
52. vaz geçmek. turn back geri çevirmek .
53. geri dönmek. turn color renk değiştirmek. turn down kıvırmak bükmek .
54. reddetmek, geri çevirmek .
55. yüzünü aşağı çevirmek (iskambil kâğıtları) .
56. kısmak. turn in içine kıvırmak, içeriye doğru çevirmek .
57. teslim etmek .
58. yatmak. turn inside out içini dışına çevirmek, tersyüz etmek. turn into olmak, kesilmek, dönmek. turn loose salıvermek, serbest bırakmak. turn off kapamak .
59. kesmek .
60. lafa boğmak, sözü çevirip cevapsız bırakmak .
61. sapmak .
62. (İng.) yol vermek .
63. (argo) ilgisini kaybetmek. turn on açmak .
64. çevirmek .
65. (argo) heyecanlandırmak, esritmek .
66. (argo) esrar kullanmak .
67. bağlı olmak, bakmak .
68. düşman olmak. turn one' back on sırt çevirmek. turn on one' heels dönüp gitmek. turn out tersyüz etmek .
69. dışarı atmak, kovmak .
70. otlatmak için dışarıya çıkarmak (hayvan) .
71. dışına dönmek .
72. yapmak, imal etmek, meydana getirmek .
73. söndürmek .
74. katılmak .
75. (k. dili) yataktan kalkmak .
76. olmak, çıkmak. turn over çevirmek, devirmek .
77. havale etmek, teslim etmek .
78. devretmek .
79. zihninde evirip çevirmek .
80. altüst olmak, devrilmek, dönmek .
81. alıp satmak (mal) turn over a new leaf yeni bir hayata başlamak. turn round çevirmek, çevrilmek, dönmek. turn tail kaçmak, tüymek, toz olmak. turn the corner köşeyi dönmek .
82. krizi geçirmek, tehlikeyi atlatmak. turn the tables on one tersine çevirmek .
83. altüst etmek. turn the trick işi halletmek. turn thumbs down on reddetmek.. turn to müracaat etmek, baş vurmak, yardımını istemek .
84. işe koyulmak .
85. (belirli bir sayfayı) açmak. turn traitor hain olmak, hainlik etmek. turn turtle (den.) alabora olmak, altüst olmak, ters dönmek. turn up yukarı çevirmek, çevirip kaldırmak .
86. açmak, çevirmek .
87. yüzünü yukarı çevirmek .
88. ortaya çıkmak .
89. gelmek, bulunmak. turn upside down altüst etmek veya olmak .
90. devrilmek. .
Found apply in native language English
Turkish Translations
1. yaklaştırmak .
2. uygulamak, tatbik etmek .
3. atfetmek, vermek .
4. tahsis etmek, hasretmek, (-e) ayırmak .
5. mahsus olmak, ait olmak, taalluk etmek .
6. müracaat etmek, başvurmak apply a match kibritle tutuşturmak. apply oneself to something kendini bir şeye vermek. .
Found practice in native language English
Turkish Translations
1. (İng.) practise tatbikat, uygulama .
2. pratik .
3. egzersiz, idman .
4. alışkanlık, itiyat, adet .
5. (huk.) dava açma usulü .
6. sanat icrası .
7. iş, müşteri çokluğu .
8. (çoğ.) desise, hile, oyun. Practice makes perfect. Eg- zersiz veya idman yaparak ilerleme kaydedilir. Meşk kemale erdirir. Doctor Brown has a large practice. Doktor Brown'ın çok hastası var. in practice uygulamada, icraatta, tatbik mevkiinde. make a .
9. (İng.) practise fiilen icra etmek, yapmak .
10. çalışmak .
11. uygulamak, tatbik etmek .
12. bir meslekte çalışmak .
13. pratik yapmak, egzersiz yapmak, talim etmek .
14. kendini alıştırmak. Practice what you preach. Davranışlarınız sözlerinize uysun. Verdiğiniz telkini kendiniz tutun. practiced tecrübeli .
15. alışık, talimli .
16. idmanla elde edilmiş. .
Found enforce in native language English
Turkish Translations
1. mecbur etmek, icbar etmek .
2. zorla almak veya yaptırmak .
3. uygulamak, tatbik etmek, yerine getirmek, yürütmek .
4. kuvvetlendirmek. enforceable uygulanabilir, tatbik edilebilir. enforcement uygulama, tatbik. law enforcement officer polis. .
Found designate in native language English
Turkish Translations
1. göstermek, işaret etmek, belirtmek, tasrih etmek .
2. isimlendirmek, ad vermek, demek .
3. to veya for ile tayin etmek .
4. seçmek, uygulamak, tatbik etmek, düzenlemek, tertip etmek. .
5. (gen.) nitelendirdiğiisimden sonra) atanmış, tayin edilmiş veya seçilmiş (fakat henüz memuriyete başlamamış) .
Found metric -rical in native language English
Turkish Translations
1. metreye ait, metreye göre .
2. metre sistemini kullanan .
3. şiir veznine ait, ölçülü. metric system metre sistemi. go metric metre sistemini uygulamak. metrically ölçüyle .
4. metre sistemine göre. .
Found effect in native language English
Turkish Translations
1. etki, sonuç, eser .
2. anlam, husus, meal .
3. tatbik mevkii, fiil, iş, işlem. put into effect, give effect to tatbik mevkiine koymak, uygulamak.cause and effect sebep ve sonuç. for effect gösteriş için. in effect gerçi, aslında, gerçekten, filhakika. of no effect etkisiz, tesirsiz, neticesiz, f .
4. etkisini göstermek, islemek. to that effect bu hususta, bu mealde effects (çoğ.) eşya, (mal.) .
5. başarmak, sonuca vardırmak. .
Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa |
Üye Girişi