Search results on translations for keyword uyku - Found 15 words

Suggestions ..

Did you mean uca ucuz ucuzcu uçak uçsuz uçucu uçuk us usa uyak uyku uykucu

Found sleeping in native language English

Turkish Translations

1. uyku hali .

2. uyuyan, uykudaki .

3. uyku için kullanılan. sleeping bag uyku tulumu. sleeping Beauty Uyuyan Güzel. sleeping car yataklı vagon. sleeping partner ing. işin idaresine karışmayan ortak. sleeping pill uyku hapı. sleeping sickness uyku hastalığı. .


Found sleep in native language English

Turkish Translations

1. uyku. beauty sleep ilk uyku, gece yarısından evvelki uyku .

2. güzellik uykusu. broken sleep devamlı olmayan uyku, kesik kesik uyuma. go to sleep uyumak uykuya dalmak: (ayak el) uyuşmak karıncalanmak. last sleep olum, son uyku. putto sleep yatırmak .

3. hayvanın canını yakmadan. öldürmek. talk in one' sleep uykuda sayıklamak. walk in one' sleep uykuda gezmek. the sleep of the just vicdan rahatlığından ileri gelen deliksiz uyku. .

4. (slept) uyumak .

5. uyuşuk bir halde olmak .

6. hareketsiz durumda olmak. sleep "away" veya "off" uyuyarak geçirmek. sleep in (hizmetçi) evde yatmak .

7. geç vakte kadar uyumak. sleep like a log veya top ölü gibi uyumak. sleep on istihareye yatmak, bir mesele üzerinde düşünmek için bir gün ertelemek. sleep the clock round on iki saat aralıksız uyumak. sleep with cinsi ilişkide bulunmak. .


Found soporiferous in native language English

Turkish Translations

1. uyku getiren, uyutucu. soporiferousness uyku getirici durum. .


Found somnolent in native language English

Turkish Translations

1. uykusu gelmiş, uyku basmış .

2. uyku getiren. somnolently uyku getirecek şekilde. .


Found rest in native language English

Turkish Translations

1. the (ile) kalan miktar, kalanlar, geri kalan (kıs.)ım. all the rest kalanların hepsi. as for the rest kalanına gelince. .

2. dinlenmek, nefes almak: rahat etmek, istirahat etmek .

3. yatmak, oturmak .

4. uyumak .

5. ölmek .

6. dayanmak, dayalı olmak .

7. (huk.) bir davada taraflardan birinin davaya ait butün delilleri anlattığını bildirmek .

8. güvenmek, itimat etmek .

9. kalmak .

10. dinlendirmek, rahat ettirmek .

11. dayamak, yaslamak .

12. koymak. His eyes rested on it Gözleri ona dikildi. rest'ingplace konak yeri .

13. mezar. .

14. rahat, istirahat, dinlenme, yatma .

15. oturma .

16. sükun, hareketsizlik .

17. uyku .

18. asayiş, ruh sukunu .

19. durak, dinlenme yeri .

20. ölum .

21. (müz.) fasıla, durak işareti, es .

22. dayanak, dayanacak şey, mesnet .rest cure, rest treatment (tıb.) dinlenme usulü ile tedavi. rest day dinlenme günü (özellikle pazar günü) rest room tuvalet at rest hareketsiz .

23. rahatta .

24. olmuş. go to rest dinlenmek, yatmak lay to rest gömmek, defnetmek. whole rest (müz.) dörtlük es. .


Found drowsy in native language English

Turkish Translations

1. uykulu, ağırlık basmış ağır, uyuşuk .

2. uyku veren .

3. sersem. drowsily uyuşuklukla, uyur gezer bir halde. drowsiness uykulu olma, uyuşukluk. .


Found drowse in native language English

Turkish Translations

1. uyuklamak, ayakta uyumak, pineklemek .

2. uyku vermek .

3. pinekleyerek vakit öldürmek .

4. uyuklama, yarı uykulu yarı uyanık olma hali. .


Found fast in native language English

Turkish Translations

1. oruç tutmak, perhiz etmek .

2. . oruç, perhiz .

3. oruç süresi. fast day oruç günü, perhiz günü. break one' fast orucu açmak,oruç bozmak, perhiz bozmak .

4. kahvaltı etmek. .

5. çabuk, tez, seri, süratli .

6. ileri .

7. ahlaksız, eğlenceye düşkün .

8. sıkı, sabit, yerinden oynamaz, çıkmaz .

9. sadık .

10. metin, dayanıklı,solmaz .

11. derin (uyku) .

12. çabuk, süratle .

13. sıkıca, sıkı olarak .

14. tamamen, derin bir şekilde .

15. yakında, yanında. fast color solmayan renk, sabit renk. fast friend yakın dost, sadık dost. fast shut sımsıkı kapalı. fast track (spor) düzgün koşu sahası. Iive fast ahaksızca yaşamak, çılgınca bir hayat sürmek, hızlı yaşamak. play fast and loose ri .

16. iki yüzlülük etmek. fast asleep derin uykuya dalmış. hold fast sıkıca tutmak, yapışmak .

17. dayanmak. .


Found shuteye in native language English

Turkish Translations

1. (argo) uyku. .


Found hypnic in native language English

Turkish Translations

1. uyku verici. .


Found sound in native language English

Turkish Translations

1. ses, seda, avaz .

2. ima, anlam, mesaj .

3. gürültü, şamata .

4. ses erimi .

5. ses çıkarmak, ses vermek .

6. yüksek sesle ilân etmek .

7. gibi görünmek .

8. çalınmak, ötmek .

9. ses çıkarttırmak, çalmak, öttürmek .

10. açıkça övmek, herkesin içinde methetmek .

11. (tıb.) ses çıkarttırarak muayene etmek. sound and light açık havada tarihi konulu gösteri. sound barrier ses duvarı. sound effects (tiyatro, radyo) efekt, konuşma seslerinin dışındaki sesler. sound film sesli sinema filmi. sound off (colloq.) kükrem .

12. sağlam, kusursuz .

13. sıhhatli, salim, esen .

14. emin, emniyetli .

15. doğru, sahih .

16. iyi, tam .

17. mükemmel .

18. derin (uyku) .

19. geçerli, kanuni, sağlam .

20. derin derin. soundly derin derin (uyku) .

21. mükemmelen .

22. tamamen. soundness sağlamlık, sıhhat .

23. doğruluk, geçerlik. .

24. geniş boğaz .

25. solungaç. .

26. iskandil etmek, derinliğini yoklamak .

27. bir kimsenin fikrini anlamaya çalışmak .

28. (tıb.) sonda ile muayene etmek .

29. çok derine dalmak .

30. mil, sonda. .


Found slumberous in native language English

Turkish Translations

1. uyku getiren .

2. uykulu, uykusu gelmiş .

3. uykuya ait. .


Found snooze in native language English

Turkish Translations

1. (k. dili) kestirmek, şekerleme yapmak .

2. kısa uyku, şekerleme. .


Found somniferous , somnific in native language English

Turkish Translations

1. uyku getirici, uyutucu .

2. uyuşturucu. .


Found heavy in native language English

Turkish Translations

1. ağır, kaldırılmasl zor .

2. büyüklüğüne göre ağır .

3. şiddetli, kuvvetli (yağmur, rüzgâr, fırtına) .

4. fazla, olağandan çok (kar, oy sayısı) .

5. kabarmış (deniz) .

6. çol faal (borsa alışverişi) .

7. aşırı .

8. kalın (elbise) .

9. ciddi, önemli .

10. güç, zor (vazife) .

11. bulutlu, kapalı (gök) .

12. sıkıcı, ezici, usandırıcı .

13. sıkıntılı, üzücü .

14. kederli .

15. zarafetsiz, incelikten yoksun .

16. kaba .

17. ağır, hazımı güç (yemek) .

18. ağır, boğucu (koku) .

19. derin (sessizlik) .

20. uyku basmış, ağırlaşmış (göz) .

21. (fiz.) ağır (izotop) .

22. sıkışık (trafik) .

23. (tiyatro), sin kötü adam rolü .

24. dramda baş rol. heavy artillery uzun menzilli toplar. heavyduty dayanıklı, ağır iş için elverişli .

25. ağır vergiye tabi. heavy earth (kim) baryum oksidi. heavy handed eli ağır, beceriksiz .

26. can sıkıcı, zalim. heavy-hearted kederli, meyus. heavy hydrogen döteryum, ağır hidrojen. heavy industry ağır sanayi. heavyladen ağır yüklü. heavy water (kim) döteryum oksidi, ağır su. heavyweight ağlr sıklet .

27. ağır sıkletli (boksör) heavy with fruit meyvayla dolu. heavy with young gebe. hang heavy yavaş geçmek (zaman) heavily ağır bir şekilde .

28. şiddetli olarak. heaviness ağırlık .

29. şiddet. .


Uzerine.com Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa | Üye Girişi