Found tear in native language English

Turkish Translations

1. .gözyaşı .

2. gözyaşına benzer şey .

3. damla .

4. (çoğ.) keder. tear bomb göz yaşartıcı bomba. tear gas göz yaşartıcı gaz. in tears ağlamakta .weep bitter tears acı acı ağlamak .tear'y gözyaşları ile ıslanan, göz yaşları ile dolu. .

5. (-tore, -torn) yırtmak .

6. yarmak .

7. koparmak .

8. çok hırpalamak .

9. kopmak .

10. yırtılmak, yarılmak .

11. çılgın gibi koşmak .

12. yırtık, yırtık şey .

13. (argo) cümbüş, çılgınca eğlence .

14. çılgınca hareket. tear down (k.dili) yıkmak, kötülemek. tear into (k.dili) saldırmak. tear ones hair saçını başını yolmak. tear sheet bir mecmua veya kitaptan seçilip. kesilen sayfa. tear up harap etmek, (colloq.) köstebek yuvasına çevirmek .

15. yırtmak. wear and tear yıpranmış olma. .

---

Found maul in native language English

Turkish Translations

1. tokmak .

2. dövmek, berelemek, ezmek .

3. hırpalamak: (A.B.D.) yarmak. .

---

Found fissure in native language English

Turkish Translations

1. yarık, çatlak, rahne .

2. yarma .

3. (tıb.) fisur, cilt veya mukozanın hafifçe veya yüzeysel olarak çatlaması .

4. yarmak, çatlatmak .

5. ayrılmak, çatlamak. .

---

Found incise in native language English

Turkish Translations

1. hakketmek, oymak, kazımak .

2. yarmak, deşmek. .

---

Found chop in native language English

Turkish Translations

1. ağız, çene .

2. ani ısırma .

3. ağzı ile yakalamak .

4. birdenbire söylemek. .

5. Hindistan'da mühür, mühürlü imtiyaz .

6. birinci kalitede. .

7. (-ped, -ping) balta ile parçalara ayırmak .

8. parçalamak .

9. birdenbire ve şiddetle hareket etmek .

10. birdenbire yön değiştirmek (rüzgar) chop up kıymak, doğramak .

11. (odun) yarmak. .

12. kesme işi, kesici darbe .

13. pirzola .

14. yarık, çatlak. .

---

Found crack in native language English

Turkish Translations

1. çatlak, yarık .

2. çatırtı, şaklama .

3. hızlı darbe .

4. aralık .

5. (k.dili.) birinci sınıf .

6. (k.dili.) kesin cevap .

7. (k.dili.) deneme .

8. (argo) hırsız .

9. çatlamak, yarılmak, kırılmak .

10. çatlatmak, yarmak, kırmak .

11. zorlamak, açmak (kasa) .

12. çatallaşmak (ses) .

13. (petrol) ayırmak, kraking yapmak. crack a joke şaka yapmak, takılmak. crack a smile gülümsemek. crack down (on) (ABD), (k.dili.) sıkı tedbirler almak, baskı yapmak. crack the whip kamçıyı şaklatmak. crack up sinir krizi geçirmek .

14. (arabayı) kazada paramparça etmek .

15. kaza geçirmek .

16. güImektenkatılmak .

17. (ing) övmek. a hard nut to crack başarılması zor bir iş .

18. tesir edilemeyen kimse , (fig.) çetin ceviz. not to crack a book (argo) kitabın kapağını açmamak, ders çalışmamak. the crack of doom kıyamet günü. cracked çatlak .

19. (k.dili.) kaçık, delice. .

---

Found fracture in native language English

Turkish Translations

1. kırma, kırılma .

2. kırık .

3. (tıb.) kemik veya kıkırdağın kırılması, kırık .

4. yarık .

5. çekiçle kırılınca madenin meydana çıkan yüzeyi .

6. kırmak çatlatmak, yarmak .

7. kırılmak. compound fracture (tıb.) kırılan kemik uçlarının deriyi delerek dışarı çıkması hali. greenstick fracture (tıb.) küçük çocuklarda kemiğin iki parçaya ayrılmadan kırılması. simple fracture (tıb.) basit kırık. .

---

Found rip in native language English

Turkish Translations

1. (-ped,- ping) yarmak, kesmek .

2. çekip dikişlerini sökmek .

3. keresteyi boyuna kesmek .

4. yarılmak .

5. dikişleri açılmak .

6. hızla ilerlemek veya koşmak: yarık, yırtık .

7. dikiş söküğü .

8. değersiz şey .

9. girdap, anafor. rip cord paraşütü açan kollu ip .

10. balonu çabuk indirmek için gaz torbasını azıcık açmaya mahsus ip. rip off (argo) çalmak .

11. dolap çevirmek rip open yarıp açmak. rip out bir denbire küfür savurmak. ripped yırtlı .

12. (argo) sarhoş .

13. şaşkın. .

14. ters akıntıların birleşmesinden meydana gelen dalgalı su. .

---

Found chap in native language English

Turkish Translations

1. çatlak, yarık (özellikle ciltte) .

2. cildi çatlatmak, kızartmak, sertleştirmek (soğuk) .

3. toprağı, tahta vb'ni yarmak, çatlatmak .

4. çatlamak, yarılmak, kızarmak. .

5. (k.dili.) adam, çocuk, delikanlı. .

---

Found brain in native language English

Turkish Translations

1. kafasını yarmak, beynini patlatmak. .

2. beyin dimağ .

3. (çoğ.) kavrayış, zeka, akıl, zihin, kafa. brain child (k.dili.) fikri eser, buluş. brain fever beyin humması. brainpan kafatası. brainsick deli, akıl hastası. brainstorm ani ve şiddetli gelen cinnet krizi .

4. (k.dili.) ani gelen ilham. brain trust bir grup danışman. brainwash beyin yıkamak. brain wave (biyol.) beyin akımı .

5. (k.dili.) birdenbire akla gelen parlak fikir. beat one's brain kafa yormak, kafa patlatmak. brainless akılsız, kuş beyinli. brainy (k.dili.) kafalı, zeki. .

---

Found hack in native language English

Turkish Translations

1. kira beygiri .

2. ihtiyar at .

3. kiralık atlı araba .

4. AB,D, (k,dili.) taksi .

5. külüstür araba .

6. araba sürmek, taksi şoförlüğü yapmak. huck stand taksi durağı. .

7. çentmek, yarmak, yontmak, kıymak .

8. (İng.),), (leh.) toprağı sürüp ekmek .

9. kuru kuru öksürmek .

10. A,B,D, (argo) becermek .

11. (slang) çakmak .

12. çentik .

13. çentmeye mahsus alet .

14. kekeleme .

15. kuru öksürük .

16. incik kemigine atılan tekme. .

17. adi yazılar yazan kalitesiz yazar .

18. para için adi yazı yazmak .

19. adi yazıya ait. hack work adi yazı. hack writer para için adi yazı yazan kimse. .

20. balık, peynir veya tuğla kurutmak için kullanılan ızgara. .

---

Found open in native language English

Turkish Translations

1. açık, içine girilir, serbest .

2. kabule hazır .

3. açık (hava), uygun .

4. (den.) sisli olmayan .

5. hazır .

6. samimi, açık yürekli .

7. (ask.) arasında mesafe olan .

8. (müz.) (kıs.)ık olmayan, boğuk olmayan, dolgun sesli .

9. (dilb.) ses or- ganları nispeten açık olarak söylenen (ünlü) .

10. (dilb.) açık (hece) .

11. aşikar, meydanda, gizli olmayan .

12. sipersiz, istihkâmsız .

13. içki satışı serbest (şehir) .

14. cömert, eli açık .

15. ödenmemiş (borç) .

16. (gen.) the ile açık hava, meydan, açık saha .

17. açık deniz. open admissions, open enrollment (A.B.D.) üniversiteye kaydolmak isteyen herkesi kabul etme usulü. open air açık hava. open city (ask.) açık şehir. open door herkese açık kapı .

18. serbest ticaret (siyaseti) open housing (A.B.D.) ırk ve din farkı gözetmeden herkese açık kiralık ev ve apartmanlar. open order (ask.) dağınık savaş düzeni. open policy (sig.)orta bedeli konulan olayın gerçekleşmesi anında takdir edilecek (sig.)orta .

19. yalnız sendikasız işçileri kabul eden kuruluş. an open question iki taraf da haklı bulun- duğundan karara bağlanamayan mesele. an open verdict (huk.) cinayeti tespit edip de suçluyu tespit etmeyen karar. an open winter hafif kış. in open court açık .

20. açmak .

21. işe başlamak .

22. yaymak, sermek .

23. umuma açmak .

24. gevşetmek, çözmek .

25. tiyatro mevsimini açmak .

26. (huk.) davayı tekrar gözden geçirmek .

27. kesip açmak, yarmak, deşmek .

28. başlatmak .

29. genişletmek .

30. göstermek, bildirmek .

31. görüşmeye başlamak .

32. a- çılmak, çözülmek, gevşemek .

33. çatlamak, yarılmak .

34. başlamak .

35. gelişmek .

36. engelleri ortadan kaldırmak .

37. göz önüne çıkmak.open in içeriye doğru açılmak. open out dışarıya doğru açılmak .

38. açılmak. open up görüşmeye başlamak, söz açmak. open one' eyes gözünü açmak, uyarmak, haberdar etmek. open fire ateş açmak. Open in the name of the law! Kanun namına aç! Open sesame. Açıl susam açıl. .

---

Found rend in native language English

Turkish Translations

1. (rent) yırtmak, yarmak, çekip koparmak .

2. yırtılmak, parçalanmak, yarılmak. .

---

Found gap in native language English

Turkish Translations

1. (ped, ping) yarık, rahne .

2. geçit .

3. aralık, fasıla .

4. açıklık, ayrılık .

5. yol açmak, yarmak, aralık meydana getirmek .

---

Found slit in native language English

Turkish Translations

1. (slit, ting) düz ve uzun yarık açmak .

2. ince ve uzun yarmak, uzunluğuna kesmek .

3. düz ve uzun yarık .

4. dar ve uzun delik .

5. yarık .

6. ince ve dar, (kıs.)ık (göz) .

---