Search results on translations for keyword yormak - Found 15 words
Suggestions ..
Did you mean yaramak yaramaz yaraşmak yarışmacı yarışmak yarmak yeşermek yoğurmak yormak yorumcu yörünge yürümek
Found tucker in native language English
Turkish Translations
1. (k. dili) yormak. tucker out yormak, bezdirmek, bıktırmak. .
Found wear in native language English
Turkish Translations
1. dayanıklılık, dayanma .
2. aşınma, yıpranma, eskime .
3. giysi, elbise. the worse for wear eskimiş, çok kullanıldığı belli. wear and tear normal halde aşınıp eskime. .
4. (wore, worn) giymek .
5. göstermek .
6. taşımak .
7. kullanmak .
8. eskitmek, aşındırmak, yıpratmak, yemek .
9. yormak .
10. dayanmak .
11. eskimek, aşınmak, yıpranmak .
12. tükenmek. wear away aşındırmak .
13. biteviye geçmek .
14. tükenmek. wear badly dayanıksız olmak, az dayanmak. wear down azar azar kuvvetini tüketmek, yavaş yavaş yıpratmak veya yıpranmak .
15. aşındırmak. wear off yavaş yavaş yok olmak. wear on yavaş ilerlemek .
16. can sıkmak. wear out butün bütün eskimek veya eskitmek .
17. aşınmak .
18. yormak, tüketmek. wear the trousers reislik etmek. wear well iyi dayanmak .
19. iyi uymak .
20. uygun gelmek .
21. süregelmek. wear'able giyilebilir. wearing apparel elbise, giysiler. He wears his age well. Yaşını göstermiyor. .
Found tire in native language English
Turkish Translations
1. yorulmak .
2. bitkin olmak .
3. usanmak, bıkmak .
4. yormak .
5. usandırmak, bıktırmak .
6. yorgunluk, bitkinlik tire of bıkmak, usanmak. tire out yormak. .
Found do in native language English
Turkish Translations
1. (müz.) bir gamın birinci ve son notası. .
2. (k.dili.), eğlenti, toplantı. do' and don'ts yapılması ve yapılmaması gereken şeyler. .
3. (did, done) etmek, yapmak, eylemek .
4. icra etmek, kılmak, ifa etmek .
5. başa çıkmak, başarmak .
6. tamamlamak .
7. hazırlamak, tertip etmek .
8. hareket etmek, davranmak .
9. bir halde olmak .
10. işini becermek .
11. kafi gelmek, yetişmek .
12. tercüme etmek .
13. oynamak (piyes) .
14. belirli bir mesafe katetmek .
15. fiilin anlamını ve emir cümlesini kuvvetlendirmede. (I.) do believe you Do be quiet: soru cümlelerinde: Do you hear? olumsuz cümlelerde: (I.) do not know do away with atmak, kaldırmak .
16. öldürmek. do badly işini becerememek. do battle uğraşmak, mücadele etmek. do by davranmak .do for bakmak .do in (argo) öldürmek. do one's best elinden geleni yap- (mak.) do one's hair saçlarını düzeltmek veya şekil vermek. do to death öldürmek. do o .
17. çok yormak .
18. konserve yapmak .
19. tamir etmek. Do tell ! Öyle mi ? Sahi mi ? do well işi iyi gitmek .
20. iyi para kazanmak. do well by him ona iyilik etmek. do without muhtaç olmamak, -sız olmak. done to a turn olmuş, tam pişmiş. done in (A.B.D.), (k.dili.) yorgun, bitkin .
21. öldürülmüş. all done up bitkin bir halde, çok yorulmuş .
22. hepsi hazır, hepsi sanlmış. (paket vb) make do idare etmek It is not done. Yapılmaz. Yakışık almaz. have nothing to do with hiç bir ilişkisi olmamak How do you do? Nasılsınız? Nothing doing ! (k.dili.) Asla! That will do Kafi. Yetişir. well to do ze .
Found try in native language English
Turkish Translations
1. uğraşmak, çalışmak .
2. teşebbüs etmek, kalkışmak .
3. denemek, tecrübe etmek, imtihan etmek, sınamak .
4. araştırmak, teftiş etmek, tetkik etmek, tahkik etmek .
5. (huk.) yargılamak, muhakeme etmek, davasını görmek .
6. yormak .
7. eritmek .
8. arıtmak .
9. tasfiye etmek .
10. çalışma, uğraşma .
11. deneme, tecrübe. try for elde etmeye çalışmak. try on prova etmek, giyip denemek. try out birisinin kabiliyetini denemek. try square ayarlı gönye. Just try and catch me ! kd.ili Haydi, yakala bakalım ! try conclusions with ile boy ölçüşmek. try one' .
Found weary in native language English
Turkish Translations
1. yorgun, usanmış, bıkkın, bezgin .
2. yorucu, yoran, usandırıcı, sıkıcı .
3. yorgunluk belirten .
4. yormak, yorulmak .
5. usanmak, usandırmak .
6. bezmek, bezdirmek. wearily canından bezmiş bir halde .
7. yorgunlukla. weariness bezginlik, yorgunluk, usanç. .
Found wash in native language English
Turkish Translations
1. yıkama, yıkanma .
2. çamaşır .
3. deniz veya nehir suyunun çalkanmasından hasıl olan ses .
4. dalga sesi, kürek palası veya gemi çarkının meydana getirdiği su akıntısı .
5. dalgaların sahile attığı süprüntü .
6. sulu mutfak artığı .
7. ağıza güzel koku vermek için kullanılan sıvı .
8. losyon .
9. tuvalet suyu .
10. (güz. san.) ince suluboya tabakası .
11. kuru vadi .
12. toprak aşınması .
13. ince tabaka kaplama .
14. yıkanabilir. This tray has a gold wash. Bu tepsi altın suyuna batırılmış. .
15. yıkamak, ıslatmak .
16. su ile silmek .
17. yıkanmak, banyo yapmak .
18. ince boya tabakası ile kaplamak, yaldızlamak .
19. temizlemek .
20. (min.) toprağı yıkayarak altın filizini ayırmak .
21. yıkanmaya dayanmak (kumaş) .
22. hafif hafif çarpmak (dalga) .
23. aşınmak. wash away su ile sürüklemek veya sürüklenmek. wash boiler çamaşır kazanı. wash down yıkayıp temizlemek (güverte) .
24. su ile yutmayı kolaylaştırmak. wash off yıkayıp temizlemek. wash one' hands of a matter bir işten bıkıp elini çekmek. wash out içini yıkamak .
25. yormak, bitirmek .
26. feshetmek .
27. vaz geçmek .
28. ihtiyacı karşılayamamak .
29. yağmur nedeniyle iptal etmek. wash up yıkanmak .
30. (İng.), (k. dili) bulaşık yıkamak. be washed up (k. dili) silinmek, yıldızı sönmek. wash'able yıkanabilir. .
Found fag in native language English
Turkish Translations
1. (ged, ging), didinmek, çalışıp yorulmak, uğraşmak .
2. çalıştırıp yormak .
3. uşak gibi çalıştırmak. (özellikle ingiltere'de öğrenciler arasında) .
4. (ing.) üst sınıftaki öğrenciye hizmet eden öğrenci .
5. (A.B.D.), (argo) homoseksüel erkek. fag end kumaşın kötü dokunmuş başı veya sonu .
6. halatın gevşek ucu .
7. işe yaramayan artık şey. be fagged out bitkin bir halde olmak, bitap düşmek. .
Found fatigue in native language English
Turkish Translations
1. yorgunluk, bitkinlik .
2. zahmet, meşakkat, ağır iş .
3. (mak.) eskime, dayanıklığı kaybetme .
4. (ask.) kışla hizmeti .
5. (çoğ.), (ask.) kışla hizmeti sırasında askerlerin giydiği kalın ve dayanıklı elbise .
6. yormak, yorgunluk vermek .
7. (mak.) dayanıklığını kaybettirmek. .
Found exhaust in native language English
Turkish Translations
1. (mak.) egzos, egzos borusu .
2. vakumla tozu dışarı atan alet. exhaustchamber (oto.) çürük gaz kutusu. exhaust pipe egzos borusu. .
3. tüketmek, bitirmek .
4. boşaltmak .
5. boşluk meydana getirmek .
6. kuvvetini tüketmek .
7. (bütün imkânları) denemek .
8. bitap düşürmek, yormak .
9. teferruatıyla incelemek,inceden inceye tetkik etmek .
10. (kim.) eriyebilen maddeleri içinden çıkarmak. exhausted tükenmiş .
11. yorgun, bitkin. exhaustible tükenir, biter. exhaustion yorgunluk, bitkinlik .
12. tüketme, tükenme .
13. boşluk . .
Found override in native language English
Turkish Translations
1. (-rode, -ridden) tepelemek, ayak altında çiğnemek .
2. önem vermemek, hakkını çiğnemek .
3. fazla binerek yormak (at) .
4. (tıb.) (kemiğin kırık uçları) bir birine binmek. .
Found chew in native language English
Turkish Translations
1. çiğnemek: düşünmek, kafa yormak .
2. tütün çiğnemek .
3. çiğneme .
4. lokma. chew out azarlamak. chew the cud geviş getirmek. chew the rag çene çalmak. chewing gum çiklet. .
Found augur in native language English
Turkish Translations
1. eski Roma'da kuşlara bakarak kehanet etmekle görevli bir çeşit falcı .
2. kâhin .
3. kehanet etmek, önceden haber vermek .
4. yormak. augural kahinliğe ait. augury kehanet .
5. fal, alâmet .
6. kehanet ayini. .
Found oppress in native language English
Turkish Translations
1. sıkmak, sıkıştırmak, baskı yapmak: zulmetmek, canını yakmak .
2. yormak, canını sıkmak, üzerine yüklenmek. .
Found haze in native language English
Turkish Translations
1. hafif sis, ince duman, pus .
2. belirsizlik, müphemlik, çapraşıklık. .
3. (den.), fazla veya çetin işle yormak .
4. (A.B.D.), eşek şakası yaparak üzmek (özellikle üniversiteye yeni gelenleri) .
Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa |
Üye Girişi